hayat, bir sarmalın izini sürmektir
tırmanmak basamaksız merdivenlerden
geleceği boşluklarda görmektir
ne kayıt ne bilgelik ne erdem ne gökyüzü
dağılıyor her şey suçun ağırlığında
tarih uzundur, uzun bir sonsuzluktur
şimdi: geceye direnen uykusuzluktur
kendini arar gecenin ısrarcı uğultusunda
zamanları şaşırmış bir nöbetçidir insan
durup dururken değişir nesnelerin dili
pencereye gökyüzü denir kapıya zaman
ve dudaklardaki çatlağa dolar sevgili
zamanın mevsimlere saldırısıdır
yokluk güldürüsüdür şimdilerde hayat
bozulur büyü, yavaş büyür alışkanlıklar
uzaklar yakın olur düşteki sarsıntıya
kendi yağmuruyla ıslanan ten yalnızlığı
dağınık gökkuşağı altında ölü bir kuş
kadın: bir şey değildir değilse kendi