bir kez kokar gül
yaşar sonsuzca düşlerde
annem elimden tutar yine
yürürüz malta taşlarının üzerinde
gözleri göğe dikili bir çocuk
ne görür
artık bizim göremediğimiz
isteğin acısı bir kısraktır
pan'ın dolaştığı kırları yakar
geçer styx'i boydan boya
bir çocuk korosu gibi yükselen ormanı
deler uykusuzluğun uykusuz sesi
bedenin açlığı bir vadide son bulur
alnımı kırıştırıp bakıyorum
anlayamadığım onca şey var
dergiler, kitaplar, günlükler arasında
ve bir ruh gibi bizi birleştiren bu ağda
her şey bir mevsim
bazı anlar vardır öylece geçip gider
bir baba oğluna eğilir bir şeyler söyler
o sevgili an, o biricik an
yaşarken nasıl da önemsizdir
bir dokunuş, bir ok gibi döner gelir
hep bir şiir bırakmalısın
bir sonraki kitaba
yaşamak için
bir süre daha