
kafası karışık olanlara, kendini bilmek gibi erdem olmaz, deriz; sanki insanın kendini bilmesi, dört işlem adıyla anılan matematik hareketlerinin en zor ve karmaşık, üstelik adı sanı bilinmeyen beşinci kardeşi değilmiş gibi; çevresinde olan bitene kayıtsız kalanlara, isteyen başarır, deriz; sanki dünyanın acı ve acımasız gerçekleri her gün bu sözün aksini kanıtlamıyormuş gibi ve kararsızlara, başlamak bitirmenin yarısıdır, deriz; sanki başladığımız nokta gevşekçe sarılmış bir yün çilesinin apaçık önümüzde duran ucuymuş ve onu çekmeye başladıktan sonra çilenin sonuna rahatça ulaşacakmışız; üstelik bu arada hiç kördüğüme, eprimiş yünlere rastlamayacak, bir basmakalıp söz daha kullanacak olursak, sessiz sedasız çile dolduracakmışız gibi.
bunlar saf ve hazırlıksız insanların hülyalarıdır; başlangıç hiçbir zaman yün çilesinin ucu gibi açıkça meydanda değildir; bilakis, başlangıç dediğimiz uzun ve insana acı veren bir süreçtir; işin hangi yöne ilerlediğini görmek için ağır ağır ve titizce araştırmalar yapılır; değneğiyle yönünü bulmaya çalışan kör bir adam gibi yol alınır, başlangıç bitirmenin yarısı falan değil, salt başlangıçtır ve ondan önce ne olup bittiyse beş para etmez.