rüyalarım mısın
aşklarım mısın
azaplarım mı
yoksa sen
gecesefası mısın içimdeki
afyon mudur sesin
duman mıdır su mudur
meltem midir
yoksa
götüren midir bizi
alıp kendimizden
sen bir asmasın
küpe salkımlarınla asma bellim
elim değmesin
değmesin dilim sana asma bellim
küpe salkımlarında kütür kütür
buğulu üzüm başlar asma bellim
niye kendini sevdiğin zamanlar
daha olmadan başkasının
öper dudakların suda
dudaklarını
niye sana benziyor köpükler
güneşe sarılırken
niye şu bulut kaçırmıyor seni
kaçmıyor senden balıklar
niye çarpınca martılar sana kanat
niye ağzımda yüreğim
niye içerim göz göz
niye gözlerim pervane
katırtırnakları bakar engine
arasından otların
üfürünce bayırlarda rüzgar eteklerini
sular imrenir bacaklarına
mavi ürpermeler başlar derisinde denizin
sen katırtırnaklarına eğilirken
kalbim
top
bu topu
yıldızlara mı atsam
sana mı atsam
sana atsam
tutabilir misin
taksam yıldızları boynuna
basarak bulutlara yürüsek
başında aydan bir tarak
uçursalar bizi ankalar
rüya cennetlerine
bir yıldıza takılıp
aksak durmadan
korkutmuyor beni
seni sevmekle
ölüme susamak arasındaki ilişki
seni dondurup yakan seni
eşi bendekinin
resminden çıkarak
yanıma uzandığın geceler çoktur
odamın her köşesinden bakan gözlerinle
sabahladıklarımsa
yıldızlarca
bir ihtilal kadar güzel başlım
levantin kokulu sesler üflüyor
ilahlar soytarısı
frigyalı marsiyas
altın tozu serpilmiş siyahlıkta
düşünüyor bir yaprak
üstünde bir çitin
şimdi yalnızız
sakın ürperme
bana çok yakınsın
çok uzak belki
anılar çıngırak
ay parmaklarınla çalarak
saçlarından harpını
dünyamızdan çıksak
örtünüp çıplak beyazlığını
sütünü emsem güzelliğinin
dereceleri var mıdır hazzın
düşündüm bulamadım
yarın da benim olabilmen için
ıstırap çekiyorum şimdiden
beni hangi tabu sevdaya sürüklüyor
sana dokununca
öleceği
göğsümün içinde
bir ateş yuvarlaksın
dönüyor
beni yakıyorsun
ölümü düşündükçe
karanlığın ürküsünü içer gözlerin
ama ay
vurunca ay memelerine
yakar seni tutku dondurur
bir kitap bir mendil
şurada bir kemer
eşyada kokun
helyotrop
sen şu dakikada bir başkasının olabilirsin
gözlerin damla mıdır ki düşer
gözlerimden akşamla
bal ışınları gözlerinin
aktı gözlere
bir soluk mu dolaştı
ışık tellerinde saçlarının
pusuya düşürmesen
içimdeki hayvanı geceleri
o
homurdanmaz sabaha kadar
bana geceleri gel
ıtırlaştığı anda hazların
uçurabilsek
bütün yaşamı
tek yaratık gibi
içimizdeki antenlerden
bana sarılman
ay ışığında
gümüş yılanın kayışı
tenin
buzlu kabuğu üzümün
gözlerinle sarılır
gözlerinle geçersin kendinden
bir sazın kaburgasındaki titreyişsin
ne zaman başladığını bilmediğimiz
ne zaman biteceğini
ışık kadar çıplak ol
haz kadar uçucu
ama bir yıldızın
gümüş boynuzlarından
kollarıma düş