17.06.2011

tayyip erdoğan

zülfü livaneli

2002 yılında türkiye'nin kaderini değiştiren bazı olay ve kararlara tanık oldum. 19 aralık günü saat 15.15'te ankara'da cumhurbaşkanı ahmet necdet sezer'le uzun bir görüşme yapmıştım. sezer, tayyip erdoğan'ı başbakan yapacak anayasa değişikliğine karşı çıkıyordu. oradan çıkıp doğruca mehmet sevigen'in evindeki akşam yemeğine gittim. o yemekte deniz baykal, önder sav, eşref erdem, bülent tanla, yaşar nuri öztürk ve elbette ev sahibi olarak mehmet sevigen vardı.

chp önemli bir karar öncesindeydi. ya anayasa değişikliğine destek vererek tayyip erdoğan'ı meclis'e sokacak ve ona başbakanlık yolunu açacaktı ya da seçimden önce halka söz verdiği gibi, milletvekili dokunulmazlıkları kaldırılmadan bu anayasa değişikliğine onay vermeyecekti.

bu işin ince noktası şuydu: o tarihte recep tayyip erdoğan hakkında 54 yolsuzluk davası sürüyordu. dokunulmazlıklar kaldırılmadan meclis'e girerse, bir zırha kavuşacaktı ve davalar ertelenecekti. ben dokunulmazlık maddesinin şart olarak öne sürülmesinde ısrar ettim. cumhurbaşkanı sezer'in de böyle düşündüğünü aktardım. deniz baykal, "o işimize niye karışıyor?" diyerek sezer'e büyük bir tepki gösterdi. baykal'la iki saate yakın tartıştık. tayyip erdoğan'ı başbakan yapmak istediğini, çünkü o günün ekonomik koşullarında iki ay bile dayanamayacağını söylüyordu. ben de bunun tarihi bir dönüşüm olduğunu, erdoğan'ın, bırakın iki ayda gitmeyi, o odada bulunan herkesin siyasi hayatını bitirebileceğini savunuyor, rejimin değişeceğini belirterek dokunulmazlık maddesinde ısrar edilmesini istiyordum. tayyip erdoğan oy aldığı için meclis'e girebilirdi elbette; bu onun demokratik hakkıydı ama bizim halka söz verdiğimiz dokunulmazlık şartından vazgeçmemizi gerektirecek bir neden yoktu ortada.

baykal bunu kabul etmedi ve o akşam laik cumhuriyetin idam fermanını imzalamış oldu. daha sonra, deniz baykal'ın, tayyip erdoğan'la bir öğleden sonra beylerbeyi'nde bir lokantanın üstündeki otel odasında kimselere duyurmadan buluşarak 4 saat gizli pazarlıklar yapmış olduğunu öğrendik. 2007 yılında bütün bunları vatan gazetesindeki yazılarımda açıkladım. deniz baykal bir basın toplantısı yaparak bu iddiaların hepsini reddetti ama sonra tanıklar ortaya çıkınca kabul etmek zorunda kaldı ve erdoğan'la gizli buluşmasında ırak meselesini görüştüklerini söyledi. bu konuyu ankara'da açık açık görüşmek yerine niçin istanbul boğazı'ndaki bir mekanda gizlice buluştuklarını ise izah edemedi. ayrıca bu görüşmeyi basın önünde defalarca yalanladıktan sonra kabul etmek zorunda kalması da onun adına çok üzücü bir durumdu.

bu tartışma sırasında chp resmi internet sitesi bir nazi yöntemine başvurup benim resmimin üstüne çarpı işareti koyarak genel başkanını korumaya çalıştı. ne var ki buradaki önemli nokta tartışmada kimin haklı olduğu değil, deniz baykal'ın o akşam türkiye'yi rejim değişikliğine götüren yolu açmış olduğuydu. laik cumhuriyet, atatürk'ün kurduğu partinin başkanının yaptığı gizli pazarlıklar sonucunda tehlikeye giriyordu.