jean-luc godard
bir keresinde hiçlikle karşılaşmıştım. insanların tahayyül ettiğinden çok daha muazzamdı.
basit seçim diye bir şey yoktur.
zihin, besinini temin ettiği ana duyuları ödünç alır ve özgürlüğüne tesir etmiş bir hareket biçimi şeklinde o duyuları geri verir.
güneş ve ölüm hiçbir zaman doğrudan birbirlerine bakmazlar.
bir figür var. bir hayatı var mı yok mu, fark etmiyor onun için. en baştan, bir hayatımızın olmasını gerçek olarak dikkate alırsak tabii. hala hayatta mıyım acaba diye kendine asla sormaz, hem de bir kere bile. niçin ve nasıl var olduğunu kendine soracak bilinçten daima yoksun olacaktır. sonuçta, bu figürün ta kendisi olduğunun farkında değildir; çünkü katiyen, bir anlığına bile, rolünden kopmamıştır. böyle bir rolde olduğunun farkında değildir.
bir metinden daha inandırıcı bir şey yoktur.
yeni bir çağa giriyoruz, dijital çağa. bazı nedenlerden dolayı insanoğlu, kendisine ifade etme lüksünü ona sunmayacak olan sorunlarla karşılaşacak.
anlamak zor zanaattır.
özgürlük pahalıdır. ama onu ne altınla ne de kanla satın alabilirsiniz; ancak korkaklık, fahişelik ve ihanetle.
güvenilir gerçekler, elle teslim edilenlerdir.
bir diktatörün ne düşündüğü önemli değildir. savaşı ancak bir kez keşfederiz; hayatı ise onlarca kez.
yasalar hatalı olduğunda, adalet yasayı arkaya iter.
fikirler bizi ayırır; ama rüyalar birleştirir.