adnan gerger
namus, inanç, töre, kan davası gibi yargılarla kıskançlık, konukseverlik, yardımseverlik gibi yargıları karıştırmamak gerekir. evet, her ne kadar tüm değer yargıları bir zincirin halkaları gibi iç içe geçmiş olsa da.. her bir halkayı iyi algılamak gerekir.
toplumsal değer yargılarını ve geleneksel yaşam biçimini bilinçli biçimde özümlemek, sahiplenmek zorundayız. egemen güçler, bu ve diğer tüm yargıları devamlı olarak çarpık bir biçimde kışkırtır, insanların bu bilinçle yoğrulmalarını ve ömür boyu taşımalarını ister. bunun içindir ki toplumsal değer yargılarında olduğu gibi çoğu zaman gelenekler, görenekler de istismar edilir.
anadolu insanının günlük yaşamının bir parçası olan başörtü, nasıl türbana dönüştürülerek siyasi simge haline getirilip insanlara dayatılmak istenmişse kıskançlık gibi ilkel olgular da çok rahatlıkla kötüye kullanılabilir. kıskançlık daha çok namus kavramıyla eşleştirilir. kıskançlık da diğer toplumsal değer yargıları gibi yozlaştırılarak, bağnaz hale getirilerek ve vurma-kırma kültürüyle harmanlanarak bu toplumun genetik kodlarına yerleştirilmek istenir. amaç bu konuda da diğer konularda olduğu gibi insanların beyinlerini boşaltarak biat eden ve düşünmeyen insanlar yığını oluşturmaktır. töre ve namus cinayetlerinin özünde işte böyle bir kültür yatar. böylelikle cahil insanları bu tür kavramlarla rahatlıkla oyalayabilirsin, kolayca yönlendirebilirsin.
üstelik hoşgörü kültürünün esamesinin okunmadığı bir toplumda kıskançlık daha bireysel bir olgudur. insanın kendisine daha aittir, insanın kendisine daha özgüdür. sanıldığından daha yaygındır ve büyük sorundur.