konstantin fedin
aleksandr blok, yaşama, asla sağlığına dikkat etmeyerek, bir şairin en doğal gereksinimi olan şeyi yapmayarak (yani kendisiyle yalnız kalmayarak) tepki gösteriyordu.
her söz alışı, suskunluk andını bozuyormuş gibi olay yaratıyordu.
konuşanı acımasız bir titizlikle dinlerdi.
katil, evliliği aşkın en yüksek ve en saygın biçimi olarak görüyor, insanın çıkarcı güdülerle ya da bencil duygulardan hareketle değil; ancak sevdiği kişiyi mutlu etmeye kesin kararlı olduğu zaman evlenmesi gerektiğine ilişkin güçlü inancını dile getiriyordu.
arabayla giderken yayalar insana hep kinle bakıyor: bir burjuva.
edebiyat değerli bir şeydir; çünkü yaşamdan başkadır. ondaki üstünlük ne savaşla, ne devrimle, ne ekmekle ne de odunla ilgili olmasıdır.
bana kuşkuyu insanın kendini kitaba soyut ve fazla mutlak bir saygıdan kurtarmasında bir araç olarak öneriyor.
çoğu zaman, bir sürü deneyimden geçmiş kişiler, isteseler, yazar olmak için masaya geçmelerinin yeterli olacağına inanıyorlar. dinlemeyi bilmenin, hatta müzik dinlemeyi bilmenin ille de beste yapmayı bilmek anlamına gelmediğini onlara anımsatmak gerekiyor.
tiyatro dünyasının övgüye değer bir kuralına çok iyi uyuyordu bu: nezaket gereği kabul edilen piyesleri asla sahnelememek.
sanat; araştırmaların, acıların ve düşüncelerin ürünüdür. sanat ciddi bir şeydir, baş yargıca, yani insana karşı sorumluluk yüklenir.
büyük olanın yinelenmesi onu büyük olmaktan çıkarır.
büyük bir edebiyat dehasıydı. belki de daha yükseğe çıkmak için gereken basitlikten yoksundu.
şaka ve gülme asla boşa gitmez, bunlar dünyanın en iyi eğitimcileridir.
gece ne denli karanlık olursa, yıldızlar o denli parlak olur.
insan alçaktır, her şeye alışır.
insan tanıdığı birini ameliyat etmekten pek hoşlanmaz.
doktorların hastalarına bir çocuk gibi davranma alışkanlıklarının ötesinde, yaşamdan ve ölümden çok basit bir biçimde konuşmayı da biliyordu.
çarpan bir yüreği ellerinizin arasında tutarken duyduklarınızı başka hiçbir şeyle karşılaştıramazsınız.
başarılarından övünmez ve tersine bunlara kendisi de şaşıyor gibi görünürse, elbette hastalarında eksiksiz bir güven uyandırır.
raflardan kitap ciltlerini alırkenki acelesinden, bu beklenmedik armağan için ettiğim teşekkürden duyduğu hoşnutluktan, sologub’un gizli dramını anladım: yalnızlığa mahkum edilmişti. en küçük ilgi işareti, katı yürekli bu adamı tarif edilemez bir biçimde duygulandırıyordu.
acı gösterileri boştur; çünkü yazgı acımasızdır.
yazan yanıta gereksinim duyandır, yanıt vermesi beklenen sessizliği korur.
gorki: benim için her kitap bir harikadır.
şaşırtıcı bir yanı var: koşarak yaşıyor ve iç yaşamına engel olan ne varsa hepsinin üstünden atlıyor.
sanatçı her zaman son derece alıngandır. kolayca yaralanır. çevreden gelen en küçük etkiye tepki gösterir. ağırca bir darbe onu öldürebilir.
ölmekte olan bir aşk hep acı verir.
kalıcı bir şey yaratmak için, sağlam bir temele sahip olmak zorunludur. gelecek bizi kaygılandırır, geçmiş ise zapt eder. bu yüzden bugün gözümüzden kaçar.
gorki: acılardan mutlaka nefret etmek gerekir; çünkü onları yok etmenin tek yolu budur. acı insanı, o büyük ve trajik varlığı alçaltıyor.
insanda kötü olanı bulmaktan daha kolay hiçbir şey yoktur.
gorki: hep yararı dokunsa bile, kendi başına yanılmak başkalarının yanlışlarını yinelemekten daha iyidir.
gorki: insanın tüm kusurlarının ve erdemlerinin canı cehenneme! benim için insanın değeri bundan değil, yaşama arzusundan, kendini aşma, geçmişin düğümlerinden, dar halkalarından kurtulma, hep daha yükseğe çıkma, en eksiksiz uyuma yönelir gibi görünürse de gerçekte insanın kendini içine kapattığı sakin bir hücre yaratmaya yönelen aklın oyunlarını aşma inadından gelir.
gorki: dahi yazarların hemen hepsinin üslubu kötüdür, vasat mimarlardır; ama onlarda insan plastiktir, neredeyse gözle görülürdür.
gorki: eğer sanat dürüst ve özgürse, asla keyfiliğe bağlı değildir. bunlar yaşamın kutsal kitaplarıdır. onları yaratan insanın, hem büyük ve sefil, hem de neşeli ve trajik olan o insanın kutsal kitaplarıdır.
gorki: dil üzerine, biçim üzerine çalışmak, yazarın yaşamının amacıdır.
cennetin kapısındaki ruhun öyküsü:
aziz pyotr sorar:
- haydut musunuz?
- evet.
- adam öldürdünüz mü?
- evet.
- pişman mısınız?
- evet.
- cennete girin.
gorki: sovyetler ülkesi gerçek insanlar doğuruyor sevgili fedin, onlara duyduğum hayranlık bitmek bilmiyor ve ne olacaklarını, ne yapacaklarını görmek için hiç değilse beş yıl daha yaşamak istiyorum.
gorki: eğer ciddi bir şey yapacak gücünüz varsa, ucuz şeylere alışmayın. daha çok çalışın, okuyun ve insanları gözleyin, sinirlenin. ve sonra, sanatçı olmaya karar verirseniz gücünüzü sakınmayın!