16.10.2014

ayna

oğuz atay

senin aynadan gördüğünü ben duvardan görürüm.

şimdiki gençler başka türlü babacığım; her sözden tek anlam çıkarıyorlar.

sessiz faziletlerin heykeli dikilmiyor.

insan bazı olayları yaşamanın heyecanını kaybedince, aynı olaylar tekrar yaşarken daha ustalaşıyor; yaşamanın akışına kapılmadığı için daha üstün bir yaratıkmış gibi görünüyor başkalarına. oysa duyarlık bitmiş.

eskiden insanımız "kapalı" olduğu için dünyanın farkında değildi. bugün bütün dünyanın "müktesebat"ının korkunçluğunu artık hissettiği için eskiye dönmek istiyor. onu "kaybolan cennet" gibi görüyor.

eric berne: oyun, 'görünür' karşılıklı ilişkinin ruhsal ilişkiyle birlikte ve çelişik durumda var olmasıdır.

ah' diye şikayet eder coşkun; büyük meseleler yüzünden harcamış olsaydım hayatımı; küçük dünya meseleleri yıpratmasaydı beni. iflas etmeden ticareti bırakabilen bir iş adamı gibi davranabilmiş olsaydım.

büyük oyuncular sahnede ölür.

sanayi cansız maddelerle ilgilenir, tarih canlıların bilimidir. 'patetik hata' (yani cansızları hayat dolu olarak hayal etmek) nasıl yanılgıya yol açarsa, 'apathetik hata' da tehlikelidir. bugün özellikle ansiklopedik dil ikinci hatanın belirgin bir örneği oluyor.

türk olarak başka türlü olduğumuzu, barbar ve geri kalmış olmadığımızı hissetmek için batıya karşı çıkıyoruz sanki. biz doğuya da batıya da sahip çıkabiliriz oysa. kültürümüzü zenginleştirecek bu evrensel özelliğimizi belki bilmeden baltalıyoruz. çocukça samimiyetimizi gizlemeye kalkışarak batılı çürümüş diplomatları taklit etmeye çalışıyoruz.