çehov
korkuyorum her şeyden. doğuştan duygulu bir insan değilim. ölümden sonraki yaşamdı, insanlığın kaderiydi, böyle şeylerle pek az ilgilenirim. gökyüzünün yücelerine çıktığım da seyrektir. beni en çok korkutan, hiçbirimizin kurtulamadığımız, saklayamadığımız günlük bayağılıklardır. davranışlarımda nelerin gerçek, nelerin aldatıcı olduğunu anlayacak yetenekte değilim. bu yüzden de korkuyorum davranışlarımdan. yetiştirilişimin ve yaşam koşullarının beni dar bir yalan çemberinin içine soktuğunu; yaşamımın bütünüyle, her gün kendimi de, başkalarını da aldatmaktan, sonra bunu fark etmemekten oluştuğunu çok iyi biliyorum. ömrümün sonuna dek bu yalandan kurtulamayacağım düşüncesi dehşete düşürüyor beni. bugün bir şey yapıyorum, bunu neden yaptığımı yarın anlayamıyorum. petersburg'da devlet hizmetine girdim, korktum; tarımla uğraşmak için buraya geldim, gene korktum..
çok az şey bildiğimizi, bu yüzden de her gün yanıldığımızı, haksızlıklar ettiğimizi, tüm gücümüzü bize hiç gerekli olmayan, yaşamamızı engelleyen şeylere harcadığımızı görüyorum. bütün bunların neye, kime yaradığını bilmediğim, anlayamadığım için de korkuyorum. insanları anlamıyorum ben dostum, korkuyorum onlardan. köylülere bakınca dehşete kapılıyorum. bu insanların hangi yüce amaçlar uğruna acı çektiklerini, niçin yaşadıklarını anlayamıyorum. yaşam bir haz ise, köylüleri gereksiz ve artık insanlar saymak gerekir; yok eğer yaşamın anlamı da, amacı da yokluk ile katı, umutsuz bir bilgisizlikse, o zaman bu işkencenin kimin işine yaradığını, ne için sürdürüldüğünü anlayamıyorum. hiç kimseyi, hiçbir şeyi anlayamıyorum.