ayırsalar öldürseler gene benimsin
nice ayıbımı örten o eşsiz yama
etim değil kemiğim değil kanım değilsin ama
gençliğimsin sağlığımsın hürriyetimsin
insan yaşarken varır bir ölmezliğe
şişede durduğu gibi durmaz ki kafir
tutar insana yaşamayı sevdirir
beni ne yap biliyor musun
beni yont beni arıt beni ayıkla
şaraptı rakıydı şuydu buydu
kişi esrimeyi bir aşkta tatmalı ilkten
dedim ya ondan gayrı korkuluğa güvenmem
içtiğim hep aşktı benim gerisi tortu
ama bir gün gelecek
yüreciğin dizlerini dövecek
anamdan şair doğdum, sonradan oldum sanma
ey gafil okuyucu, genç şairlere kanma
ıstırabın meyvesi mısralarım acıdır
kafiyelerdeki ilham aşkımın kırbacıdır
ben bir şeytantırnağıyım
halk uzağı ellerde
ben -andiçmiş gibi- seni seviyorum yine de
anılarımda kalan, o bitkimsi yüreciğindir
sanki yok denizlerden kopuk bir çılgın ada
yaz, abartılmış karadutlar, ebegümecilerdir belki de
ya da zina konmaz bir kuytu selam devedikenlerinde
uzak sesin değiverse
en ileze çiçek bile ışıldar
sen giderken biz geliyorduk çavuşum
yola koyulurken böyle her mayıs
çalgılar bürümcekler alıyorum yanıma
dinmiş yağmurlar güneş yongaları
bolca papatya ısısı ceplerimde
torbadaki andaç azık tadılası şey
etlere ekmeklere bakmıyorum bile
dereden kırlangıç gölgeleri alıyorum
küçücük kızıyla ötelerden bir kadın
mademki ölümlü bir dünyadayız
sazla sözle kandıralım güzelleri
gerçekten seviyor musun güllerin soluğunu
hoş görelim sarhoşların içmesini
sabırsızlıkla geceyi beklediler
ilk kadehte bunca dertten vazgeçtiler
yoksa herkes bilir dert tazelemesini
insanı mesut eden, şimdilik uykulardır