21.12.2011

hayvanat bahçesi

yann martel

sağlıklı bir hayvandan daha tehlikeli olan tek şey, yaralı bir hayvandır.

insanlar, sağlıklarına zarar gelmeden, hayvanların her türlü besini yiyebilecekleri türünde bir inanca sahiptirler. ama öyle değildir.

iyi bir hayvanat bahçesi, başarılı rastlantıların olduğu bir yerdir. hayvanların, idrarı ya da başka salgılarıyla bize, "uzak dur!", bizim de sınırlarımızla ona "olduğun yerde kal!" dediğimiz bir yer. bu diplomatik barış şartları altında, hayvanlar hallerinden hoşnuttur ve bizler de huzur içinde birbirimize bakabiliriz.

aslanlarla dolu bir çukura düşerseniz, aslanların sizi parçalamasının nedeni aç ya da kana susamış olmalarından değil, topraklarına izinsizce girmenizden kaynaklanır.

hayvanat bahçesinden kaçabilen hayvanlar, bilinenden bilinmeze doğru giderler ve hayvanların en nefret ettikleri şey bilinmezliktir. firar eden hayvanlar genellikle onlara güven duygusu veren, ilk bulundukları yere gizlenirler ve bir tek onlara güven veren o sınırı aşanlara karşı bir tehlike oluştururlar.

anlamadığımız şey, hayvanların gözünde bizlerin garip ve yasaklı bir tür olduğumuz. onları korkutuyoruz. bizimle olabildiğince yüzleşmemeye çalışıyorlar. bazı uysal hayvanların korkularını bastırmaya çalışmak asırlar sürdü -buna evcilleştirmek deniyor- ama pek çoğu korkularının üstesinden gelemiyorlar ve gelebileceklerini de hiç sanmıyorum. vahşi hayvanlar bize saldırdıklarında, nedeni yalnızca ümitsizliktir. başka çıkar yolları olmadığını hissettiklerinde saldırırlar. son çare budur.