mick jackson
fırtınanın içinden geçtiğinde
başını yüksekte tut
ve karanlıktan korkma
fırtınanın sonunda
altından bir gökyüzü
ve eğlenceli gümüş
bir şarkı var
rüzgarın içinden geç
yağmurun içinden de
her ne kadar hayallerin
sekteye uğramışsa da
yürü, yürü
gönlünde umutla
yalnız kalmazsın
yalnız kalmayacaksın
insanları anlamıyorum. en azından okuldaki insanları anlamıyorum. kızlar, oğlanlar yanlarındayken aptallaşıyorlar. aptal pop gruplarından ve elbiselerden bahsediyorlar ve ben mutlu olduğum halde "neden bu kadar huysuzsun?" diyorlar. ben de onlara: "ben mutluyum." diyorum. "ama mutlu görünmüyorsun." diyorlar. ben de onlara: "düşündüğümü görmüyor musun? ve mutlu olduğumu?" diyorum. konuştuklarından bir şey anlamıyorum.
bütün kapılar yeni dünyalara açılıyor.
partilerden nefret ediyorum. çok fazla insan var ve kimse beni dinlemiyor. benim anlam veremediğim bir şekilde sürekli birbirlerine bakıyorlar. kendilerini rahatsız hissediyorlar. kötü hissetmeme sebep oluyorlar.
hayvanlar sakin bir şekilde ve daireler çizerek ve diğer hayvanları takip ederek yürüyorlar. ve kıvrımı takip ettikleri için mutlular; çünkü geldikleri yere döneceklerini sanıyorlar. biz onları kendimiz için yetiştiriyoruz. tabiat zalim olabilir ama biz öyle olmak zorunda değiliz. onlara saygı borçluyuz.
başından vurulan ilk ineğe dokundum. birkaç saniye içinde et parçasına dönüşecekti ama o anda hala bir canlıydı. sakindi. ve sonra yok oldu. hayatın ne kadar değerli olduğunun farkına vardım.
otistik insanların birçoğu seslere ve renklere karşı fazla hassastır. aşırı uyarılma zarar veriyor. insanların hep bir arada konuşması bizde paniğe yol açabiliyor.
insanların sebepsiz yere bu kadar zalim olmalarını anlamıyorum!