
uşakça davranış, varlık kendi kendine odaklanmış olmadığı, kendi değerine güvenmediği ve her an kendini başkalarıyla kıyaslar durumda olduğu için o niteliği taşır. şu ya da bu biçimde başkalarına ihtiyacı olmadığı zaman sakinleşmek için takdirlerine ihtiyacı vardır. bu yüzden hep başkalarına odaklı bir davranıştır. hizmet etmek, yaşamımızı yalnızca başka biri beğensin ya da yararlansın diye yapılan hareketlerle doldurmaktır. o başka kişinin açısından bakıldığında anlam kazanır; bizim yaşamımız açısından bakıldığında değil. ilke olarak uşaklık budur; kendi açısından değil, başkasının açısından yaşamak.
buna karşılık hakimiyet tarzı zafer içermez. o nedenle, savunanın tam bir yenilgisiyle sonuçlanan kimi savunma savaşı durumlarında en katkısız halinde ortaya çıkar. numancia bunun ibret verici örneğidir. numancialıların kendilerine sarsılmaz bir güvenleri vardı. roma'ya karşı çarpışmaları saldırı olarak başlamıştı. düşmanı küçümsüyorlardı, nitekim roma'yı defalarca yendiler. iber yarımadasını işgale gelen romalılara karşı umutsuzca bir direnişle geçen 13 aylık bir kuşatmanın ardından çaresiz kalan numancialılar, teslim olmaktansa kentlerini ateşe vererek içinde ölmeyi yeğlemişlerdi. düşman kuvvetlerinin maddi üstünlüğü egemen ruhlu halkı yok olup gitmeyi tercihe sürükledi. çünkü yalnızca kendine odaklı yaşamayı biliyordu ve yazgısının ona sunduğu yeni yaşam biçimini -uşaklığı- aklı almıyordu; bu ona doğrudan doğruya hayatı reddetmek gibi geldi: dolayısıyla ölümdü.