
funda cinsinden bitkileri bahçıvan makasıyla kırparak sülün biçimine sokmak mümkündür; buna benzer bir zorlamayla insanlar da aynı biçimde çarpıtılabilirler. ne var ki, bitki hiçbir tepki göstermezken, insanoğlu, diktatörün isteği ne olursa olsun, bir alanda değilse, öteki alanda etkinliğini korur. bitki, bahçıvanın makasını kullanırken öğrettiği dersi başkalarına aktaramaz; ama çarpıtılmış insanoğlu, her zaman için, üzerlerinde daha ufak bahçıvan makasları uygulayabileceği, kendinden zayıf insanlar bulabilir. yapay yoldan biçim vermenin birey üzerindeki etkileri ya zalimlik ya kayıtsızlık ya da kah birini kah ötekini olmak üzere her ikisini birden doğurur. bu niteliklere sahip bir halk topluluğundan, daha iyi bir şey beklenemez.
diktatör üzerinde rol oynayan tinsel etki ise, komünistlerle faşistlerin gerektiği kadar üzerinde durmadıkları bir başka husustur. eğer diktatör zaten insan sevgisi kıt bir kişiyse, daha başlangıçtan itibaren gaddar kesilecek ve kişilik taşımayan amaçları uğruna hiçbir zulümden çekinmeyecektir. kuramın zorlaması altında insanlara getirdiği mutsuzluklar dolayısıyla başlangıçta biraz ıstırap çekebilecek bir tipse, ya yerini kendisinden katı başka birisine bırakmak zorunda kalacak ya da insani duygularını boğacaktır ki; bu takdirde, böyle bir iç mücadele geçirmeyen bir kişiden daha da zalim bir insan olup çıkacaktır. her iki halde de hükümet, iktidar aşkını şu ya da bu tip toplum isteği şeklinde kamufle eden amansız bir adamın eline kalacaktır. diktatörlüğün başlangıçtaki amaçlarında iyi diye ne varsa despotizmin kaçınılmaz mantığı dolayısıyla bunların tümü yok olacak ve dikta iktidarını koruma amacı, devlet mekanizmasının yalın amacı olarak gitgide daha güçlü bir biçimde ortaya çıkacaktır.
insanların çarpıtılarak hilkat garibeleri haline gelmesini istemiyorsak serbest gelişme, özgür yaşama ögesi şarttır.