[sessiz akan sulara gazel]
ah işte her şey orda
ben severim omuzlarımı bir gün
sırmaları, apoletleri olmasa da
ben severim omuzlarımı bir gün
göçen bir maden direğinin altında
su akar kendir tarlalarından
ah her şeyim
ben severim omuzlarımı bir gün
savaşta, bir başka omuzun yanıbaşında
yatakta bir ince omuzun yanıbaşında
yol uzun, hava sıcak
kırbaçlarım atımı varırım kurtuba'ya
indiğini görürsem bir gün sığırcıkların
ve sürüler halinde, ovaya
insanların dünyayı bölüştüklerini hatırlarım
bir daha
sevişirim ölürüm, savaşırım ölürüm
doldururum çantama kara ekmek ve peynir
varırım kurtuba'ya
[saat beşte, akşamleyin]
ah ellerim ve kalbim
her şey orada kaldı
keçeler keçeler ve portakallar
kireç döktüler yere. kara gözlüm, kalbim
halkımın fakir akşamlarıdır, biliyorum
kanlı bir mendil diye bağlanan gözlerime
kireç döktüler yere
bir duvarın dibinde
bir deppoyun önünde
kiraz ağaçlarına ve sığırcıklara karşı
bir halkın gösterişsiz, sessiz cömertliğinde
ölüm nasıl söylenirse öyle
ispanyol dilinde
ve her dilde
[obras completas]
artık katiyen biliyoruz
halk adına dökülen kan
sapı güldalı güzelliğinde bir bıçaktır
dişlerin arasında
ispanya'da
ve her yerde