tahsin yücel
atatürk devrimlerinin biçimiyle içeriği bir kağıdın iki yüzü gibidir; birbirinden ayrılmaz. "isteyen istediğini yapar; 10 yaşındaki kızını çarşafa sokmak babanın bileceği iştir!" dediniz mi insanı yaralarsınız; eşitliği, özgürlüğü, insanın insan niteliklerini geliştirme hakkını yaralarsınız.
georges bernanos: salaklar oturgan olur; ama yolculuk kitaplarına bayılırlar.
çevirmenin emeği resmin üstündeki cam gibidir; arılığı oranında değil de kirliliği oranında belli eder kendini.
demirtaş ceyhun: türkler kent değil, köy bile kuramamışlardır; çünkü göçebedirler; türklerin ekonomisi her zaman bir "yağma ekonomisi" olmuştur; çünkü göçebe yağmalamadan başka bir şey bilmez. ermeni ile rum ekip biçmiş, türk yemiştir; çünkü göçebe, tarıma yabancıdır. türklerde hukuk da, hukuk saygısı da yoktur; çünkü göçebenin olduğu yerde hukuk olmaz.
bülent ecevit: laiklik ilkesi, cumhuriyet'in aşil topuğudur.
fethi naci: şiirin iyisini bilen birinin orta halli bir şey yazması mümkün değildir.
konfüçyüs: adlar doğru konulmazsa sözler yerini bulmaz; sözler yerini bulmazsa devlet işleri yürümez.
beaumarchais: günümüzde, söylenmeye değmeyen şeyler şarkıya dökülüyor.
bakmayın her dönemde bir başka telden çalanlara; iyi yazar biraz da köklerine ve ilkelerine bağlılığından belli olur.
jean baudrillard: her şey nesneden yola çıkar ve gene nesneye döner. özne ancak arzular; yalnız nesne baştan çıkarabilir.
daniel pennac: insan toplu yaşar; çünkü sürücüldür; ama yalnız olduğunu bildiği için okur. bu okuma başka hiçbir arkadaşlığın yerini almayan bir arkadaşlıktır; ama başka hiçbir arkadaşlık da bu arkadaşlığın yerini tutamaz.
eylem için eylem, savaş için savaş, sanat için sanat gibi, aşkın bir erekten yoksun olan her etkinlik tehlikelidir; sonunda öznenin kendisine karşı döner.
solcuyken dinci, dinciyken solcu olmak gibi kökten değişimler, biçimlenmemiş kişiliklerin, daha doğrusu kişilik yokluğunun özelliğidir.
paul valery: tarih, yinelenmeyen şeylerin bilimidir.
"yoksulluk deyip de geçme; en büyük zenginlik onun zenginliğidir; bir kez olsun sofrasına oturmadan, onun ekmeğini yer herkes; yerler yerler, tüketemezler."
roland barthes: tüm resmi dil kurumları yineleme çarklarıdır. okul, spor, tanıtım, kitlesel yapıt, şarkı, haber, hep aynı yapıyı, aynı anlamı, çoğu kez aynı sözcükleri yineler: kalıp söz siyasal bir olgu, düşüngünün bir betisidir.
plinius: pabuççu, pabuçtan yukarı çıkma!
roland barthes: yazar, klasiğe ulaşınca, kendi ilk yaratısının öykünücüsü olur.
jean-paul sartre: tarihin içinde, suda balıklar gibi yaşarız.