6.07.2016

geceyarısı çocukları

salman rushdie

her şeyden çok anlam yokluğundan korkuyorum.

bellek gerçektir; çünkü kendine özgü bir şeydir. seçer, eler, değiştirir, abartır, azımsar, metheder, hatta kötüler; ama en sonunda kendi gerçekliğini, olayların heterojen ama tutarlı bir çeşitlemesini yaratır; aklı başında hiçbir insan bir başkasının gerçeğine kendisininkinden fazla inanmaz.

eğer aranırsanız her şeyin bir şekli olduğunu görürsünüz. biçimden kaçış yoktur.

eski bilgilerden kaçış yoktur. insan yedisinde neyse yetmişinde de odur.

"dün" demek için kullandığı kelimeyle "yarın" demek için kullandığı kelime aynı olan hiçbir halk zamana hakim değildir.

öğrendim; hayatımın ilk dersi; kimse sürekli açık gözlerle dünyaya tahammül edemez.

hayatta hiçbir şey kendiliğinden olmuyor, biraz zorlamak lazım.

tanrım beni aptal kadınlardan koru!

sıcakta en iyi ne yetişir: hayal, mantıksızlık, şehvet.

biraz şüphe o kadar da kötü değildir. kendinden kesinlikle emin olan adamlar korkunç şeyler yaparlar. kadınlar da öyle.

gerçek ve doğru her zaman aynı şey değildir.

simgesel bir kuğu bile en sonunda yere inmek zorundadır; bu yüzden de hikayemi sadece mucizevi yönüyle sınırlandırmak benim için yeterli değil; günlük hayata dönmek zorundayım; akacak kan aksın.

hayatımızdaki en önemli olaylar biz orada yokken olur.

ne olmak istersen olabilirsin.
istediğin her şey olabilirsin.

gerçek hayat filmlerden bile daha iyi oluyor bazen.

millet olarak benzerlik saplantımız vardır. görünürde alakasız gibi duran şeyler arasındaki bağlantıları bulduk mu sevinçle ellerimizi çırparız. bu, biçime karşı duyduğumuz bir tür ulusal özlemdir -ya da belki gerçekliğin altında biçimlerin gizli olduğuna, anlamın kendini ara ara ortaya çıkardığına dair derin inancımızın bir ifadesi. alametlere karşı zaafımız da bu yüzdendir.

erkeklerin aklı pislikten başka şeye çalışmaz.

hastalık gövdenin kederidir.

her bulutun kıyısı gümüş rengidir.

insanlar kediler gibidir. onlara hiçbir şey öğretemezsin.

cehennem başkalarının fantezileridir.

geceyarısı çocuklarının ayrıcalıkları ve lanetleri çağlarının hem efendileri hem de kurbanları olmaktır, kendilerinden vazgeçip kalabalıkların imha edici girdabına çekilmek ve yaşarken bulamadıkları huzuru ölürken de bulamamaktır.