25.04.2012

baltimore olayı

david b. resnik

bu olay, nobel ödüllü bilim adamı david baltimore'un diğer yazarlarla birlikte imza attığı bilimsel makalenin uydurma sonuçlar içerdiği öne sürülünce gündeme geldi. 1991 yazında new york times, ön sayfasında bu olayı manşetten verdi. bu skandal, nih ve whitehead institute de dahil olmak üzere, araştırmanın sponsoru olan kurumları mahcup etmekle kalmayıp baltimore'un saygınlığını da zedeledi. o sıralarda, baltimore olayı meclis'in de dikkatini çekmişti; hatta gizli servis'in olayın araştırılmasında parmağı olduğu öğrenildi.

25 nisan 1986 tarihinde cell adlı dergide çıkan makalede 6 yazarın ismi vardı. deneylere bizzat katılmasa da, araştırmayı yöneten kişi baltimore'du. makaleye göre, deneyler, bir fareye yabancı bir genin verilmesi ile farenin genlerinin bu yabancı genleri kopyalayıp antikorlar üretebildiğini gösteriyordu. eğer bu iddia doğruysa, bağışıklık sistemi, yabancı genlerce üretilen antikorlarla kontrol edilebilecekti. şu ana kadar, bu araştırma diğer bilim adamlarınca doğrulanamadı. deneyler, massachussetts institute of technology (mit) ve tufts üniversitesi'nin ortaklığıyla whitehead institute'taki bir laboratuvarda gerçekleştirilmiş ve nih fonlarıyla desteklenmişti.

margot o'toole isminde bir öğrenci, whitehead institute'ta, sözü geçen makalenin yazarlarından biri olan thereza imanishi-kari danışmanlığında doktora sonrası çalışmalarını sürdürmekteydi. o'toole, imanishi-kari'nin makalenin sonuçlarıyla çelişen 17 sayfalık notlarını bulduğunda, araştırmanın doğruluğuna ilişkin şüpheler duymaya başladı. bazı deneyleri tekrarlamaya çalışsa da başarısız oldu. makalede belirtilen çoğu deneyin aslında hiç yapılmadığına ya da makaledeki sonuçların sahte olduğuna inanmaya başladı. böylece o'toole, bu araştırmayla ilgili şüphelerini dile getirerek, mit ve tufts'taki teftiş heyetlerini gizlice bilgilendirdi. bu heyetler araştırmayla ilgili incelemeler yaptılar. ilk araştırmalarda çalışmanın bazı hatalar içerdiği saptandıysa da, söz konusu araştırmanın hileli olduğu sonucuna varılmadı. yine de, o'toole, çıban başı olarak ün yaptığından, doktora sonrası çalışmalarını tamamladıktan uzun süre sonra bile iş bulamadı.

nih'ın office of research integrity (ori: araştırmanın doğruluğunu teftiş birimi) adlı birimi bu ilk incelemeleri dikkatle izledi. kongre de söz konusu bilimsel skandaldan haberdar edildi. michiganlı temsilci dingell ve meclis izleme ve araştırma komitesi'ndeki grubu, bu olayla ilgili iki oturum yaptı ve gizli servis'in bu araştırmayı yürütmesini istedi. önceki soruşturmalarda imanishi-kari'nin defterleri incelenmemişti; ancak kongre'nin yürüttüğü araştırmada bunlar da ele alındı. incelemelerde, defterlerdeki tarihlerin değiştirildiği, sonuçların farklı sayfalara farklı renkli kalemlerle yazıldığı ve şüpheli araştırmanın imanishi-kari'nin söylediği zamanda yapılmadığı ortaya çıktı. denetçiler, araştırmayla ilgili şüpheler ortaya çıktıktan sonra imanishi-kari'nin defterleri bir araya getirdiği konusunda fikir birliğine vardılar. bu olay hakkındaki son raporda ori, 1994 yılında imanishi-kari'nin sunduğu deneysel veri ve sonuçların yanlış olduğunu bildirdi. rapor yayımlanır yayımlanmaz, tufts üniversitesi, imanishi-kari'nin üniversiteden derhal ayrılmasını istedi.

ancak, imanishi-kari bütün bu olaylar sırasında masum olduğu konusunda ısrarlıydı. nitekim, 21 haziran 1996'da, sağlık ve insani hizmetler bakanlığı tarafından gerçekleştirilen ve söz konusu araştırmanın doğruluğunu savunan bir panelle aklandı. bu panelde, imanishi-kari'nin aleyhinde sunulan kanıtların sağlam dayanakları olmadığı; hatta bunların güvenilmez ve tutarsız olduğu belirtildi. panel, ayrıca ori'yi olayı sorumsuzca ele almak ve araştırmakla suçladı. tufts üniversitesi, imanishi-kari'yi, panelin onu suçsuz bulmasından kısa bir süre sonra eski görevine davet etti.

imanishi-kari, savunmasında, kendi laboratuvar notlarının düzenli ve güncel olmadığını kabul etti. suistimal şüpheleri ortaya çıktığında kağıtlara aldığı notları bir laboratuvar defterinde bir araya getirdiğini de itiraf etti; ancak, denetçileri veya bilim çevresini aldatmak gibi bir niyeti olmadığını savundu. notları iyi olmasa da asla asılsız veya hileli sonuçlar üretmeyi planlamadığı konusunda ısrar etti. panelde verilen karar nih'in bu suistimal olayında parmağı olduğunu düşünen ya da imanishi-kari'nin gerçekten asılsız veya hileli sonuçlar ürettiğine inanan bazı bilim adamlarını öfkelendirdi. bu olaylar sırasında pek çok bilim adamı, incelemelere devletin burnunu sokmasına, bürokratik müdahalelere ve bilimsel suistimal iddialarına getirilen yargısız infaza karşı çıktı. bu kişilerin birçoğu, bilim adamlarının kendi kendilerini denetleme hakkına sahip olması gerektiğini savunuyordu.

baltimore sahtekarlıktan suçlanmasa da, kendi isminin karıştığı bu skandaldan dolayı aralık 1992'de rockefeller üniversitesi'ndeki rektörlük görevinden istifa etti. bütün bu olaylar sırasında imanishi-kari'yi savundu ve sahtekarlık iddialarından sonra yapılan incelemeleri cadı avına benzetti. makaledeki hataları düzeltmek amacıyla, baltimore ve diğer yazarlar, makaleyi değişikliklerle birlikte cell dergisine gönderdiler. baltimore, ortaya çıkan farklılıkların sahtekarlıktan değil, dikkatsizlikten ileri geldiğini ve deneysel sonuçlarda bağımsız bir doğrulamaya gitmediğini kabul etti.

baltimore olayı pek çok etik soruyu gündeme getirdi. baltimore, kendi denetiminde yapılan araştırmayla daha yakından mı ilgilenmeliydi? eğer bu araştırmayı yeterince denetleyemediyse, makalenin yazarlarından biri olarak ismi geçmeli miydi? o'toole'un gizlice bilgi sızdırmaması için daha fazla mı önlem alınmalıydı? çalışmayı başlatan araştırmacılar daha özenli ve dikkatli araştırmalar mı yapmalıydılar? bilim çevrelerinin dışındaki insanların bilimsel suistimal hükümleri vermesine ve bu konuda incelemeler yapmasına izin verilmeli miydi? sahtekarlık olaylarında bilimsel kanıtlar mı yoksa hukuki kanıtlar mı dikkate alınmalıydı? siyasetçiler, bilim adamları ve medya "peşin hüküm" mü vermişti? imanishi-kari'nin asılsız veya yanlış sonuçlar ortaya koymadığı farz edilse bile, iyi not tutamaması bir sorumsuzluk veya gayri etik olarak değerlendirilmeli miydi? bu olaydaki sahtekarlık iddiaları nasıl ispatlanabilirdi?