boris vian
belediye iyi para veriyordu colin'e; ama artık çok geçti. bu işinde her gün çeşitli evlere gitmesi gerekiyordu. sabahtan eline bir liste veriyorlardı ve o da kapı kapı dolaşıp evdekilere, bir gün önceden başlarına gelecek felaketleri haber veriyordu.
her gün fakir, zengin bir sürü mahalleyi dolaşıyordu. bir sürü merdiven tırmanıyordu. her yerde kötü karşılanıyordu. kafasına ağır ve yaralayıcı cisimler, sert ve tatsız sözler fırlatıyorlar ve kapı dışarı ediyorlardı. buna karşılık para kazanıyor ve işverenlerini memnun ediyordu. uzun zaman kalabilecekti yeni işinde. yapabildiği tek şey buydu, kovulmak.
yorgunluk pençesine almıştı onu, dizlerini yapıştırıyor, suratını derin derin oyuyordu. gözleri artık insanların çirkinliğinden başka şey görmez olmuştu. durmadan dinlenmeden gelecek felaketleri haber veriyordu. durmadan dinlenmeden insanlar kovuyorlardı onu, yumruklarıyla, çığlıklarıyla, gözyaşlarıyla, sövgüleriyle.
iki basamağı çıktı, koridora yürüdü ve kapıyı çalıp hemen geri çekildi. içerdekiler kara şapkasını görünce tanıyorlar ve kötü davranıyorlardı. ama yakınmaya hakkı yoktu; çünkü böyle olması için ona para veriyorlardı. kapı açıldı. haberi verdi ve kaçtı. ağır bir odun havada uçtu ve sırtına vurdu.
listenin üstünde bundan sonra ziyaret edilecek kişinin adını aradı ve bunun kendi adı olduğunu gördü. fırlattı attı şapkasını bunu okuyunca ve sokakta yürümeye başladı. yüreği sanki kurşun dolmuş gibi ağırdı ve artık biliyordu yarın ölmüş olacağını chloé'nin.