zülfü livaneli
hayatta anlamlı olan değerler, parayla sahip olunamayanlardır.
zenginlik insana ait bir özellik değildir. para insanın doğal bir parçası değil; kaybolabilir, çalınabilir, soyut bir kavram, birtakım sıfırlar.. kitap, çalışacak insan, eşya alabilirsin; ama bunlar bilginin, dostluğun, paylaşma duygusunun yerini tutamaz. oysa zengin aptallar paranın çok önemli olduğunu sanıyorlar; bu yüzden de servetlerinin kendilerine ruhsal bir ayrıcalık, özel bir mutluluk getirmesini bekliyorlar. bu mümkün olmayınca, içleri de boş olduğu için can sıkıntısı başlıyor. konuşacak bir şeyleri olmadığı için tavla, kağıt oyunu falan oynayarak tahammül edebiliyorlar bu hayata ve birbirlerine. veya işkolik oluyorlar; sanki kıtlık koşullarından kurtulmaları gerekiyormuş gibi işlere dalıyorlar. onların yerinde olsam intihar ederdim.
okumak, sadece okumak. okuyan insan, dünyanın aklına yaslar sırtını. o zenginlerin arkadaşları birkaç finansçı, üç beş holding yöneticisi. üstelik içtenlikten her zaman şüphe duyulan ilişkiler içindeler. oysa benim dostlarım dünyanın gelmiş geçmiş en akıllı ve en yaratıcı insanları: aristoteles, platon, ibn rüşd, faulkner, homeros, nietzsche, ibn haldun.. bunları hangi maddiyatla bir tutabilirsin?