
şimdiye kadar başımızı kavuran yakıcı güneş ile gözümüze tutya ettiğimiz toz topraktan başka bir şey geçmedi elimize. ölü kemikleri ve eski dünyaya ait çürümüş eşyalar arasında yaşamaktan içimizdeki yaşama duygusu öldü.
kapı aralarından merakla bakıp pencereden kulak kabartan şu bozguncu, kinci ve ağzı bozuk kadınlar yok mu; insanı lekelemek için alesta bekliyorlar. şu dünyadaki soysuz insanlar başkalarının mutluluğunu bozup avare etmekten zevk alıyorlar.
yukarılardan alemi seyrederim, sevgilim
iki yandan düşmana bakarım, sevgilim
bir gece daha tut bizi yanında, sevgilim
yarın seni rahatsız etmeyiz sevgilim, mihribanım
kurbanım sana, sen bilmezsin ama
koşa koşa giderim filanın evine sevgilim
ney sesi gelir, bir genç nalesi gelir, sevgilim, azizim, dilberim
dudaklarının köşesini evim yap benim