balzac
devasa yaratıkların, balık soylarının ve yumuşakça topluluklarının ardından, değişime uğramış daha iri bir türün belki de yaratıcı tarafından ufaltılmasıyla insan ırkı ortaya çıkmıştır. geçmişe yönelik bakış açısıyla gayrete gelen, daha dün doğmuş bu cılız ve silik insanlar kaosu aşabilir, sonu olmayan bir şarkıyı söylemeye başlayabilir ve evrenin geçmişini geriye yönelik bir kıyamet şeklinde anlamlandırabilirler.
tek bir insanın gayretine borçlu olunan bu ürkütücü yeniden dirilmenin varlığında, tüm gök kürelerinde ortak olan ve zaman olarak adlandırdığımız bu isimsiz sonsuzlukta, kullanma hakkı bize bahşedilen bu kırıntı, yaşamın bu minicik dakikası bize içi sızlayarak bakıyor. kendi kendimize yıkıntı halindeki bunca evrenin altındaki ezilmişliğimizin varlığında, şanlarımızın, şöhretlerimizin, kinlerimizin, aşklarımızın ne anlamının olduğunu soruyor ve gelecekte minicik bir noktadan ibaret olacağımız düşünüldüğünde, yaşamak için bunca zahmete değip değmediğinin yanıtını bulmaya çalışıyoruz.
yaşadığımız andan kopmuş bir halde, uşağımız içeri girip bize, "kontes mösyöyü beklediğini söyledi!" diyene kadar bir ölüden farksızız.