dragan babic
hayat harika bir şey. yeter ki yaşamamıza izin versinler. toplum. ya da onu çekip çeviren azınlık. başkaları için. öyle her şeyin basit olmasına izin vermiyor. tuhaf; ama ona kendi düşüncelerini hangi düzeyde benimsetebiliyorsun. yaşamı karmaşıklaştırdı. ve.. olumsuz olan her şey için bir haklılık payı buluyor. ve her türlü değişiklik arzusunu karalamaya çalışıyor. sözde ilerlemenin tersine, onu ütopik olmakla suçluyor.
onlara göre savaş kaçınılmazdır; çünkü o her zaman var oldu. ve kanıtı, 2. dünya savaşı'ndan bu yana, 30 milyondan fazla insanın ölmesine yol açan 130 savaş söz konusu. çevrenin yıkımı ve bunun gibi şeyler söz konusu. aynı zamanda korkuyu kurumsallaştırdılar. senin bir işin var, senin işin yok türünden. ve insanların ne düşünecek vakitleri var ne seçecek cesaretleri. ama koşturup durmak. insanlığın büyük çoğunluğu gibi acından ölmedikleri zaman, yaşamlarını kazanmak zorundalar. bu da meydanı, dünyanın efendilerine bırakmak anlamına geliyor.
en üzücü yanı ne, biliyor musun? uşaklarını özgür olduklarına ve onlar için belirledikleri hedefin kendi seçimleri olduğuna inandırıyorlar. ve bunu medya aracılığıyla yapıyorlar. ve zaman zaman ortak çıkar.. ilerleme.. adalet.. gibi demokrasiyle çeşnilendirilmiş birtakım sözleri slogan olarak kullanıyorlar.
bu kimselerin, bir oyunun kurbanı olduklarını anlamalarını sağlamak gerekiyor. onlar toplumun bir parçası, onlar toplum, onlar çoğunluk; ama her şey bir azınlığın gereksinimlerini karşılamaya yönelik olarak planlanmış.