haruki murakami
zamanın girdabı içine çekiliyorsun.
onun rüyası senin bilincini göz açıp kapayana kadar içine alıveriyor. ana rahmi sıvısı gibi yumuşaklığı ve sıcaklığıyla sarıp sarmalıyor. saeki hanım üzerindeki tişörtü, sonra da boxer külotunu çıkarıyor. meme uçlarını defalarca öptükten sonra, elini uzatıp penisini yakalıyor. artık, porselen gibi sertleşmiş haldesin. hayalarını usulca avucunun içine alıyor. sonra tek kelime etmeden, elini tutup bacaklarının arasına koyuyor. organı sıcak ve ıslak. dudaklarını göğsüne yapıştırıyor. meme uçlarını emiyor. parmağın sanki emiliyormuş gibi, onun içinde kayboluyor.
sonra saeki hanım yüzü sana bakacak şekilde üstüne çıkıyor. bacaklarını açarak, sertleşmiş penisine kendi içine giden yolu gösteriyor. hiçbir şeyi seçebilecek durumda değilsin. seçimleri o yapıyor. bir desen çizermiş gibi derince, kalçalarını oynatmaya başlıyor. düz saçları senin omuzlarının üstünde söğüt dalları gibi sessizce salınıyor. sanki yumuşak bir çamurun içine dalıp gidiyorsun. dünya tamamen ılık, ıslanmış ve her şey birbirine karışmış. orada belirgin tek şey, sertleşmiş penisin. gözlerini kapatıp kendi rüyanı görmeye başlıyorsun. zamanın akışı berraklığını yitiriyor. dalgalar kabarıyor, ay yükseliyor. sonu gelmeyecekmiş gibi boşalıyorsun. elbette, buna engel olabilecek durumda değilsin. onun içinde boşalmaya devam ediyorsun. o da kasılarak, senin menini tüm yumuşaklığıyla içinde hapsediyor. yine de uykusundan uyanmış değil. gözleri açık halde uyuyor. o başka bir dünyada. senin menin de başka bir dünyaya akıyor.
saeki hanım'la seviştin, onun içine boşaldın. hem de birçok kez. o da her seferinde içine aldı. penisin hala sızlıyor. hala onun vajinasına temas ettiği anları yaşıyor. orası da, sana ait yerlerden biri. kütüphaneyi getiriyorsun aklına. sabahın sessizliğinde, raflarında dizili duran kitapları. odan, duvarda asılı sahilde kafka resmine bakmaya gelen 15 yaşındaki kız. başını iki yana sallıyorsun. şu an buradan çıkıp gidemezsin. özgür değilsin. zaten, özgürlüğü gerçekten istiyor musun?