ahmet rasim
gözlük üzerine az komik şeyler yapılmış değildir. hakkında icat edilen hikâyeler veya olagelen gülünç şeyler pek çoktur. büyüklerden biri, gözlük heveslisi imiş. gayet titiz, kibirli, azametli, öfkeli olduğu için hizmetçileri ve adamları kendisinden korkar imiş. bir gün, bu evin içinde bir kıyamet kopmuş. harem, selâmlık karmakarışık. herkes efendinin gözlüğünü arıyor. ayvaz, at uşağı ve bahçıvan bahçede. büyük kâhya, küçük kâhya, kahveci, ibriktar sofa ile selâmlık odalarında. aşçı, yamakları, kilerci mutfak ile müştemilâtında; ispir, arabacı, çocukları arabalarla faytonda. dadı, bacı, taya kadın haremin sofa ve odalarında. halayıklar efendinin yatak, yemek, çamaşır, tuvalet hanelerinde. hanımefendi ve kızları elleri böğründe. efendi hem haremde hem selâmlıkta arama ile meşgul. bir velvele, bir azar, bir haşlama, bir çığlık, bir ağlama, bir homurdanma, bir mırıltı, bir korku hükmünü sürdürmekte. ayvaz sapsarı, kâhya endişeli, arabacı şaşkın, aşçı hayrette. dadı, bacı gözlüğe lânet okuyor. halayıklar "şeytan aldı götürdü, çalamadan getirdi." tarzında geri getirme niyazları ediyorlar. iblis'e söven sövene. bu hal hayli zaman sürüyor, ev halkı da yorgunluktan nefes almak için birer yer buluyor. o aralık, baş kâhya huzura çıkıyor. telâştan ne yapıp edeceğini şaşırmış halde. bir aralık kendini toplayıp da efendisinin yüzüne bakınca, ne görse beğenirsiniz? gözlük efendinin alnında duruyor! fakat efendi, yine ter ter tepiniyor; gözlük bulunmazsa hepsini kovacağını söylüyor. kâhya, sözünü bilir takımından olduğu için, efendiyi körlük ile suçlamak istemiyor; onun tehditlerine karşı: "merak etmeyin efendim, buluruz. şimdilik alnınızdaki gözlük ile vakit geçiştirin, biz de ötekini ararız." diye cevap vererek efendinin hiddetini yeniyor.