17.12.2012

arafat'ta bir çocuk

zülfü livaneli

köyde bir çocuk, bir de anası yaşarmış. çocuk hep dışarda oynar, eve gelmezmiş. bir gün köyün içinde gezerken annesi çağırmış bunu, evin içinden seslenmiş. kimi evden çağırsalar hepsi bir olur, o çocuğa "adın okundu, adın okundu" derlermiş. bu kez de çocuğa demişler: "ali, adın okundu, adın okundu!" "geliyorum" diye seslenmiş, koşa oynaya eve gelmiş, bakmış ki annesi hasta yatıyor. "ne oldun ana?" demiş, anası inlemiş. şaşırmış çocuk, ne yapacağını bilememiş, küçükmüş daha. gece geç vakit olmuş, çocuk yemeğini kendi yapıp yemiş, anası bir şey yememiş. gecenin geç saatinde anasının inlemeleri artmış, demiş ki, "git bana poyraz emmini çağır." poyraz emmisi köyün içinde, ölenlerin dualarını okur, namaz kıldırırmış. poyraz emmisinin evine giderken dereden geçermiş, dereyi geçtikten sonra da bir güdük it varmış. küçükken kuyruğuyla kulaklarını kesmişlermiş iyi dövüşsün diye. çok havlar, çok ısırırmış, çocuk çok korkarmış ondan, çok yavuz köpekmiş, boynunda toh demiri varmış.

çocuk korka korka yürümüş. poyraz emmisinin evine gelirken köpek havlamış, sesi gelmiş. çocuk sesi duyunca deli gibi koşmaya başlamış, soluk soluğa kendisini poyraz emmisinin evine atmış. poyraz emmisi çıkıp köpeğe hoşt demiş, taş atıp kovmuş. poyraz emmi anam seni çağırıyor, çok kötüledi" demiş çocuk, "kitabını da alıp gelecekmişsin poyraz emmi" demiş. ikisi yola çıkmışlar, poyraz emmisi kitabını almış, dereden geçip eve giderken köpek yanlarına gelememiş. karanlıkta göz gözü görmezken poyraz emmisi bir çitile (ağacın küçüğü) çarpmış.

poyraz emmisiyle eve gelmişler, anası orda inler dururmuş. poyraz emmisi, "iyi olursun ayşe, bir şey olmaz, korkma, iyi olursun" diye avutmuş anasını. anası, "poyraz, ben gidiyorum" demiş, "kitabı aç oku da dinimle imanımla gideyim." ölümden korkarmış. poyraz emmisi çocuğa para vermiş. "ananı hastaneye, kente götür, orada iyi olur" demiş. köyün yanından maden kamyonları geçer, kente gidermiş. evleri tepenin başında olduğundan, her geçen kamyonun ışığını görürlermiş, gece, taa gedikten yitene kadar. çocuk oturup yolu gözlemiş. biraz sonra iki ışık çıkıvermiş uzaktan, böcek gibi. "poyraz emmi" diye bağırmış, "gedikten çıktı kamyon, geliyor." poyraz emmisi, "sen git kamyonu durdur" demiş ona, "ben ananı alıp getireyim." anasını bir yorgana sarmış poyraz emmisi, taşımaya başlamış.

çocuk koşup yola çıkmış, yolun tam ortasında durmuş. yokuş yukarı gelirmiş kamyon, orada durması zormuş ama çocuk o zaman bilememiş bunu. kamyon tam önünde homurtuyla durmuş. kamyondan bir adam inmiş, kızmış çocuğa, dövmek istemiş, meşin ceketi varmış, korkunç bir adammış. adama "anam çok hasta, hastaneye götüreceğim" demiş. "poyraz emmim getiriyor anamı" demiş. şoför bu kez kızmamış çocuğa. "gelsin" demiş, gülüvermiş. poyraz emmisi anasını kucağında getirmiş, yorgana sarılı, küçücükmüş anası. kamyonun üstünde gece çok soğuk olurmuş, insan orada giderse donarmış, onun için öne oturmuşlar. poyraz emmisini yolda bırakmışlar. kamyon giderken çok sallarmış, yollar çok kötüymüş, anası öne arkaya sallanır dururmuş düşecekmiş gibi, çocuk çok korkarmış, tutarmış anasını. anası inledikçe şoför emmisi kızarı bağırırmış, "kes sesini!" diye, anası güç bela susarmış. çocuk şoföre çok kızmış ama küçükmüş, elinden bir şey gelmezmiş. kamyon gelmiş gelmiş, eğribel diye bir yere varmış. anasında ses soluk kesilivermiş, hiç kıpırdamaz olmuş. çocuk sarsmış onu, "ana, ana!" demiş, bakmış ses yok, "şoför emmi ne yaparız, şoför emmi anam gitti" demiş, korkmuş. anam ölürse ben bu dağda belde, anamın ölüsünü ne ederim, diye düşünür korkarmış. sonra çok ağlamış. şoförle tutmuşlar anasını kamyondan aşağı indirmişler. ses soluk çıkmazmış anasından. şoför emmisi, "sen burada bekle" demiş, madene giden kamyonlar gelecek şimdi, sen bekle, o kamyonlardan birine bindir ananı, köye götür gene" demiş. kamyona binmiş. çocuk anasını kucaklayıp yolun öte yanına çekerken bir de bakmış ki anası gözlerini açmış, su istemeye başlamış. şoför tam gidecekmiş, çocuk koşmuş bağırmış, "anam uyandı!" diye. yeniden kamyona koymuşlar, yola çıkmışlar. anası sürekli su istermiş, su da yokmuş kamyonda. gitmişler, gitmişler. hatçanın pınarı diye bir yer varmış, oraya gelmişler. çocuk şoför emmisine yalvarmış. "dur da anama su içireyim" demiş. anasını gene aşağı indirmişler, şoförle birlikte pınarın başına götürmüşler. şoför, "sen su içir ben geliyorum" demiş, gitmiş, kamyona bindiği gibi sürmüş. çocuk arkasından yola koşmuş, bağırmış; ama boşuna, arkasında iki kırmızı ışık yanarmış kamyonun, onlar yitene kadar bakmış. elinde bir ip olsun da kamyonu çeke çeke getirsin istermiş. o ışıklar da yitince karanlık çok kocaman olmuş. çocuk çevresine bakınmış, bir şey görememiş. "ana" diye pınarın oraya gidince ne görsün, anası gene gitmiş, ses soluk çıkmıyor. pınardan su almış, anasının yüzüne serpmiş, tutup sarsalamış, "ana, ana!" demiş, hiç ses yok. anasının bürgüsü kaymış, saçları dağılmış, yerde yatarmış öyle, saçlarını sıvazlamış onun. sonra ay buluttan çıkmış. çocuk, anasını saçları dağılmış yerde yatar görünce cadı sanmış, tanıyamamış. kendini attığı gibi dere tepe koşmuş, çalılara dikenlere takılmış, durmadan koşmuş. çok uzağa gidince durmuş. ne yapacağını şaşırmış. anasına gitmek istermiş ama cadı oradaysa diye de çok korkarmış. yavaş yavaş hiç ses etmeden geri gelmiş, anasını gene pınarın orada yatar bulmuş. bakmış ki cadı değil, anası; yanına gelip bürgüsünü düzeltmiş. zorla taşıya taşıya yukarı götürmüş. cadı olmadığına, gene anasını bulduğuna sevinirmiş, arada bir dönüp dönüp bakarmış cadı mı anası mı diye. götürdüğü yer bir tepeymiş. anasını bırakmış oraya. kan ter içinde soluklanmış. birden tepeden aşağı yuvarlanıvermiş anası. onu göremez olmuş, tepenin başında kalmış. korkusundan aşağı inememiş. uğultular gelirmiş her yerden, sesler duyarmış. arkasında biri var gibi sıçrayıp döner, dönünce de bu kez öbür yanında biri var gibi gelirmiş. anası aşağı yuvarlanınca dirildi sanmış, hortlak oldu sanmış. benim anam hortlak oldu, diye düşünmüş. kendini kaybetmiş. koşmuş, dağlar arasına düşmüş, kurtlu kuşlu, böcekli tünelli dağlar, korkunç dağlar arasında karanlığa, "anaa, anaa!" diye bağırmaya başlamış. sesi kocaman gelmiş kendine, kendi sesinden korkmuş. korktukça daha çok bağırır, bağırdıkça daha çok korkarmış.