31.01.2013

uzun lafın kısası

herakleitos: bütün yollarını yürüsen bile ruhun sınırlarına ulaşamazsın.

buket uzuner: kadınlar, sırların en sık rastlananı, en karmaşık olanı; bu nedenle de en hoşa gideni, en heyecanlısıdır.

daniel defoe: hakikati bulan, başkaları farklı düşünüyorlar diye, onu haykırmaktan çekiniyorsa, hem budala, hem de alçaktır. bir adamın "benden başka herkes aldanıyor." demesi güç şüphesiz; ama sahiden herkes aldanıyorsa o ne yapsın?

john fowles: kibarlık istemiyorum. kibarlık daima, başka türden gerçeklerle yüzleşmenin reddini barındırır içinde.

lawrence durrell: aşkımıza karşılık verenlerden hiçbir şey öğrenemeyiz.

albert camus: bütün büyük eylemlerin, bütün büyük düşüncelerin önemsiz bir başlangıcı vardır. büyük yapıtlar çoğu kez bir sokağın dönemecinde ya da bir lokantanın kapısında doğar.

antoni casas ros: namus, cinsellikten elini ayağını çekmek ruhun hapishanesidir.

milena jesenska: en nihayetinde bir insanın ötekinden beklediği sadece kendisini onaylamasıdır.

seneca: bilge kişinin kaybedeceği hiçbir şey yoktur. o, sahip olduğu her şeyi kendinde taşır.

thomas kempis: her şeyde erinç aradım; ama hiçbir yerde bulamadım, bir kitapla çekildiğim köşeden başka.

johannes mario simmel: çağımızda, beş duyusu sağlıklı işleyen her insan sosyalisttir.

paul lafargue: bir köyün orta yerinde bir fabrika kurmaktansa, oraya veba tohumları saçmak, su kaynaklarını zehirlemek daha iyidir. fabrika işçiliğini başlatın, ne neşe kalır ortada ne sağlık ne de özgürlük. yaşamı güzel ve yaşanmaya değer yapan ne varsa, hepsi gider.