bütün yüzler birbirine karıştı
akşamın adı
tadına karıştı akşamın
denir ki akşamın adı ölü bir martı
çakıllarla beslenmiş, sarı kumlarla
kıyısını düzeltmiş ve ölmüş
genç kız aklı gibi bir şeymiş aklı
-tepelere baktın şimdi kaç yaşındasın-
ne güzel elleri var bir tepeyle bir kadının
başlangıcı böyle işte bir yazın
sanki her yalnız olan yalnızlarla anlaşmış
yaprakları dökülmeyen bir ağaç
ve budanmamış
dedik
masamıza kirazla su getirdiler
ölü martı yinelendi, gittiler
siz büyük duygucular
neler anlatacaksınız bitiminde bu yazın
bir gün anlatın
biz yetindik başlangıcıyla
daha anlatılmayanı anlattık
daha hiç yaşanmayanı yaşadık
ne güzel kirliydi yemyeşil bir çağlaya bakışımız
-ne güzel gözleri vardı bir çocukla bir balığın-
onlar yok mu o akşamüstü trenleri
bir balıkçıl sürüsüydü -duruşlarını çok seven-
ve şapkası kırmızı birini
yaşlı bir trenciyi yani
dumanları ardında hayal gibi gezdiren
sonra ben
bilmem ki
bir yerlere gitsem gitmesem
gökyüzüm oldukça diri
kalbimde yüzüyor yıldızlarım
ya ayaklarım
mahzun bir atınki gibi kırlarda
o kadar sersem
unuttum
kaç yıllık sesim bu benim
nasıldı acaba eskiden