tom tykwer / the wachowskis
özgürlük, uygarlığımızın boş sloganı. sadece ondan mahrum olanlar onun ne olduğu hakkında en ufak bir fikre sahiptir.
yarım kalmış bir kitap yarım kalmış bir aşktır.
gerçek bir intihar acelesiz, disiplinli bir kesinliktir. insanlar kestirip atar, intihar korkaklıktır diye. saçma. intihar muazzam bir cesaret gerektirir.
sorun şu: tanrı dünyayı yaratmışsa, neyi değiştirebileceğimizi ve neyin kutsal ve değişmez olduğunu nasıl bilebiliriz?
beste yapmak haçlı seferi gibidir: bazen ejderi haklarsın, bazen de ejder seni haklar.
herman melville büyük beyaz bir balina hakkında müthiş bir kitap yazdığında alay konusu oldu ama bugün tüm ciddi edebiyat öğrencileri onu sırt çantalarında taşıyorlar.
eleştirmen dediğin zaten üstünkörü ve anlamadan okuyan kişidir.
neden kelimelere en çok muhtaç olduğumuzda dilimizden kayıp giderler?
bu dünyayı döndüren görünmez güçler kalplerimizi buranlarla aynı.
patenci gibi arkamızda bıraktığımız izlerin üstünden geçer dururuz.
geçmiş bizi bir denizkızının tılsımlı sesiyle çağırabilir. yarın, yeni bir hayat başlar.
"insanlara bir şey verdiğiniz sürece onlar üzerinde hakimiyet kurabilirsiniz. bir kişinin her şeyini alırsanız o kişi üzerinde hükmünüzü yitirirsiniz."
hayatta kalmak sıklıkla cesaret gerektirir. bilgi bir aynadır.
yapmasan olmaz ne varsa onu yapmalısın.
iman, tıpkı korku ya da sevgi gibi irdelenmesi gereken bir güçtür. görelilik kuramı ya da belirsizlik ilkesini irdelediğimiz gibi. bunlar yaşamımıza yön veren olgular. zamanı ve mekanı yeniden biçimlendiren bu güçler, kendimize ait sandığımız kişiliği de aynı şekilde biçimlendirir ve değiştirir. bize hükmeden bu güçlerin etkisi, doğumumuzdan çok önce başlar ve ölümümüzden çok sonra devam eder. yaşamımız ve seçimlerimiz tıpkı kuantum olayları gibi ancak anlık bir şekilde çözümlenebilir. ancak her yol ayrımı, her karşılaşma yepyeni bir yönelim potansiyelini içerir.
ölüler hiç ölü kalmaz. kulaklarını açarsan iniltileri dinmez.
gürültü ve ses arasındaki sınır yapaydır. bütün sınırlar yapaydır ve aşılmalıdır. insan her türlü sınırı aşabilir. yeter ki bunu önce kafasında yapabilsin.
neden durmadan hep aynı hataları tekrarlıyoruz?
insanları birbirine bağlayan sadece tek bir kural vardır. tanrının bu yeşil dünyasındaki bütün ilişkileri belirleyen ilkedir bu: zayıflar ettir ve güçlüler de et yer.
kazanda da doğsak, rahimde de, hepimiz safkanız. hepimiz savaşmalıyız. ve gerekirse ölmeliyiz. insanlara gerçeği öğretmek için.
kişinin yaşamının doğurduğu sonuçlar sonsuzlukta yankılanır. ölümün sadece bir kapı olduğuna inanıyorum. o kapanınca bir başkası açılır. cenneti hayal etmek istesem açılan bir kapı hayal ederim, ardında onu bulacağım, beni beklerken.
bu dünyanın doğal bir düzeni vardır. onu değiştirmeye çalışanların sonu iyi olmaz. böyle hareketler yok olmaya mahkumdur.
- ne yaparsanız yapın, okyanusta bir damla olarak kalırsınız.
+ okyanus nedir ki, birçok damla değilse?
olmak, algılanmaktır. kendimizi ancak başkasının bakışında tanıyabiliriz. ölümsüz yaşamımızın doğası yaptıklarımızın sonuçlarındadır. onlar tüm zamanlarda etkilerini sürdürürler. yaşamlarımız bize ait değildir. beşikten mezara, başkalarına bağlıyız. hem geçmişte hem de gelecekte. ve her günah ya da iyilikle geleceğimizi yaratırız.