14.03.2013

isa'ya göre incil

jose saramago

bedende açılan yaralar iyileşmesi en kolay yaralardır.

ektiğini biçerken, arkanda bir demet kalırsa geri dönüp onu alma; zeytin topladıysan, erişemediğin dallarda kalanı orada bırak; bağından üzüm toplarken, dönüp unuttuğun salkımları alma; bırak onları yolcular, yetimler, dullar toplasın.

en etkili adalet, kendi ellerimizle kavradığımız adalettir.

hor gören bir tanrı'yla yaşamanın ne demek olduğunu anlaman için kadın olman gerekir.

iyiyle kötü kendi başlarına var olamazlar; iyi kötünün, kötü de iyinin yokluğudur.

her şeyi bizzat kendisi yaratmış olsa da, tanrı'nın da anlayamadığı bazı şeyler vardır.

toprak toprağa, küller küllere, toz toza; sonu olmayanın başlangıcı da yoktur, her başlangıç bir sondan türer.

kadının karnı şişmeden çok önce, yeni can gözlerinde parlar.

bir şey istemeyip yine de sana bağışlanan her şeye şükrediyor olsan bile, dinleyen kimse yoksa yüksek sesle konuşmanın bir anlamı yoktur.

kadının, özellikle de masum görüneninin ikiyüzlülüğü sınır tanımaz.

bazı şeyleri ancak köklerine indiğimizde anlayabileceğimizi ne zaman kabulleneceğiz?

sürekli kadın kısmının yanında gezen adam, bir tek şeyin peşinde olabilir.

kocalar ve karılar birbirlerine kocalar ve karılar gibi açılabilseydi, bu dünyadaki pek çok şey çok geç olmadan fark edilebilirdi.

mucize, gerçek mucize, kim ne derse desin iyi değildir. çünkü gerçek mucize, düzeni, onu geliştirmek amacıyla da olsa sarsmak demektir.

insanlardan bazıları gözettikleri hayvanlardan daha kaba, hem de çok daha kaba. bunların bir fazlası var çünkü; tanrı bunlara konuşma becerisi vermiş; en azından hayvanlar sessiz duruyor.

her şey hep kötü olamaz.

öfke vicdanı rahatlatmanın ve pişmanlığı bastırmanın tek yoludur.

ister güvercin olsun ister kuzu, isterse başka bir yaratık, bu dünyada kurban edilecek masumlar olduğu sürece saflık da olacaktır.

utanç çoğunlukla, koruyucu meleklerin en güvenilir olanıdır.

tecrübe ve insanlar arası iletişim, çağlar boyunca biriktirdikleriyle, tanımların hayal olduğunu birçok kez ispatlamıştır; dilsiz olup aşk demek istemek ama bir türlü o kelimeyi seslendirememek ya da daha iyisi, dili bilip konuşabilmek ama aşık olamamak gibi bir şey.

dünden, bugünden ve yarından konuşmak, hep aynı hayale başka isimler uydurmaktır.

yaşayan bir kimse için hiçbir şey, cansız bir bedenden daha zavallı görünemez.

gerçekte temizlik, saflık gibi şeyler, çoğu insanın, özellikle de kadınların ulaşmaya can atacağı şeyler değildir.

eve dönüşler her zaman mutluluk vericidir, hele ki dönen evin büyük oğluysa.

kader, bu dünyada kabullenilmesi en güç şeylerden biridir.

ihtiyaç yasa tanımaz.

insanın hamuru bozuktur; kıskançlık ve fenalığın yanında az da iyi niyet ve hayırseverlikten yoğrulan bu hamurun mayası, kötülüğü azdırıp iyiliği bastıran korkudur.

"çocuklar bu dünyanın en büyük neşesidir."

paylaşmazsanız çoğalamazsınız.

insan her işe yarayan bir odundur; doğduğu andan ölümüne kadar her zaman boyun eğmeye hazırdır, gönderirsen gider, dur dersen durur, çekil dersen çekilir, tanrılar için en büyük nimet savaş zamanında da barış zamanında da insandır.

tanrı, günah ve şeytan bir ve aynı şeydir.

bazı şeyleri ancak köklerine indiğimizde anlayabileceğimizi ne zaman kabulleneceğiz?