victor hugo
ey gençlik! ne muhteşem bir yıldızsın sen!
yolda çok fakir bir seven delikanlıya rastladım. şapkası eski, elbisesi yıpranmıştı; dirsekleri delinmişti; ayakkabılarına su, ruhuna yıldızlar giriyordu.
en yırtıcı yaratıklar bile yavruları okşandığı zaman yumuşarlar.
ruhun isyanları yanında bir şehrin deprenişleri nedir ki? halk büyük bir derinliktir, ama insan halktan da büyük bir derinliktir.
aziz mertebesine erişmek bir istisna, doğru olmak bir kuraldır. yanılın, kusurda bulunun, günah işleyin; ama doğru olun.
şeref kurallarına, yıldızları inceler gibi, pek uzaktan bakan kimseler vardır.
tanrı'nın, bunalımlar içindeyken bile aşka ve felakete layık bir ruh verdiği insana ne mutlu! bu dünyaya ait şeyleri ve insan kalplerini bu çifte ışık altında görmemiş olan kimse, hiçbir hakiki şey görmemiş, hiçbir şey bilmiyor demektir.
ah! mendebur ihtiyar dünya! insan sende çalışır çabalar, sende işsiz kalır, sende namussuz olur, sende kendini öldürür, sende her şeye alışır.
şimdi artık içelim, ısrar ediyorum; içelim. dünya büyük bir saçmalık.
bizler ne kadar samimi, ne kadar temiz olursak olalım hepimizin safiyeti üzerinde küçük, masum bir yalanın çatlağı bulunur.
elmaslar ancak toprağın karanlıklarında, gerçekler de ancak düşüncenin derinliklerinde bulunur.