mihail lermontov
bazı insanların alınyazılarında inanılmaz serüvenler yazılıdır.
kadınlar ancak tanımadıklarına aşık olurlar.
insan kurşunların vızıldamasına bile, yani kalbinin çarpıntısını gizlemeye bile alışabilir.
öyle insanlar vardır ki onların dedikleri kabul edilir.
insan bir şeyin üstünde çok kafa yorsa, bir de bakar ki, hayat uğrunda tasalanmaya değmiyor.
olağanüstü başlayan olaylar olağanüstü biter.
ne ünün ne de mutluluğun öğrenmekle ilgisi olmadığını anladım; en mutlu insanlar bilgisiz insanlardır çünkü; ün de talih meselesidir, ün kazanmak için becerikli olmak yetiyor.
yabani bir kızı sevmek, kibar bir kadını sevmekten pek farklı değildir; birinin hoppalığı insanı nasıl bıktırıyorsa ötekinin de bilgisizliği, basitliği o kadar bıktırıyor.
eski dostlarını unutanlardan adama hayır gelmez.
biz, anladığımız hemen her şeyi bağışlarız.
insanın görünüşüyle ruhu arasında garip bağlar olduğunu fark etmişimdir; sanki bir kolun yok oluşuyla birlikte ruh da bir duygusunu kaybeder.
şarkıların olduğu yerde mutluluk da vardır.
bir yerde iyi yoksa o yerde kötü bulunur; iyi ile kötünün arası pek öyle uzak değildir.
insan sevinçlerini unutur da acılarını asla unutmaz.
ben insanları küçümsememek için nefret ederim onlardan; yoksa hayat çok iğrenç bir komedi olurdu.
platonik aşk, aşkların en tatsızıdır.
pişmanlık duyan bir suçluyu geri çevirmemeli; çünkü bir kere de umutsuzluk yüzünden eskisinden iki kat daha suçlu hale gelebilir.
bazıları umutsuzluklarında bile gülünçtürler.
ani bir ölüm beklemek de aslında gerçek bir hastalık değil midir?
kader diye bir şey varsa, neden özgür bir irade ve akıl verilmiş bize, neden hareketlerimizin hesabını vermek zorundayız?
aşk da, ateş gibi, yalımı tükenince biter.