paul klee
mesleğimde, her şeye akıl yoluyla yaklaşma bana öteden beri yabancı gelirdi. oysa şimdi çaresizlik içinde bunu yapmaya başladım, en azından bunu deniyorum. görünüşte oldukça küçük ve sakin, ruhsuz ve hareketsiz olmalıyım. aklımdan küçük bir biçim ögesi buluyorum ve bunu minimum koşullarda yansıtmaya çalışıyorum; elbette bunu çeşitli aşamalarla değil, tersine pratik olarak, yani bir kurşun kalemle silahlanarak yapıyorum. bu en azından sözcüğün tam anlamıyla bir eylem ve yinelenen bu küçük eylemler günün birinde biçimi olmayan şairane çabalardan daha fazla bir şey olacak. hep çıplak bedenler üzerinde çalışıyorum, bu da bu durum için oldukça uygun. gördüklerimi resim yüzeyine yansıtıyorum, en önemli olan, öze ilişkin olan, böylesi bir rölyef biçimi doğada bulunması olanaksız bile olsa görülebilmeli. kısaltım yapılmaması da oldukça önemli bir rol oynamakta. yaptıklarım küçük ve iç içe; ama yine de en azından bunlar gerçekçi birer uğraş. her şeyi yeni baştan öğreniyorum; sanki resimden hiç anlamıyormuşum gibi biçimler oluşturmaya çalışıyorum. çünkü ben küçücük ve tartışmasız bir şeye sahip olduğumu keşfettim: üç boyutlu bir şekli yüzey üzerine özel bir biçimde yerleştirebilme. ve geceleri işini iyi yapmış birinin bilinciyle huzurlu olarak uyuyabiliyorum artık. bu da bir şey.
uçan bir insan! böylece üçüncü boyut yüzeye yerleşmiş oluyor. kolların konumu, hareketli bacak görüntüleri, kısaltım yapılmaması.
bunları düşümde bile görüyorum. düşte kendimi görüyorum. düşte kendi modelim olarak kendimi görüyorum. tuvale yansımış olarak. uyanınca hakikati görüyorum. karmaşık; ama dümdüz biçimde yatak çarşafına yapışmış duruyorum. ben kendi stilimim artık.