cezaevinde bir kanımlık uykuda düşte
şuramdan bir şey koptu
bir gün değil beş gün değil ki bu
canıma tak dedi işte
gayrı umut dürter yürek silkinir
peşisıra bir özlem ürküsüz ayık
sen miydin istanbul muydu baharda mıydık
tutsak gözlerim bulanıverir
ama senin gözlerin hür
ikimiz için görecekler taş çatlasa
zor ellerim ko kıskıvrak bağlıysa
seninkiler elbet bir işin ucundan tutar
ayırsalar öldürseler gene benimsin
nice ayıbımı örten o eşsiz yama
etim değil kemiğim değil kanım değilsin ama
gençliğimsin sağlığımsın hürriyetimsin
benim dilim boşuna kollarım yitik şimdi
sen doy sen edin sen tadıver
artanı birikeni bana da yeter
bölüşmek zaten senin eski işindi
inceliğini sarsam öpsem yüreğini
ben buralarda acıktım çok
karnım pişirdiğin aşla doyar ancak
senin suyun arıtır kirlerimi
hızlan çoğal gülümserliğini takın gene
sırası gelince hayıflan gocun
bana varımı yoğumu ileten güvercin
kon çırılçıplağım üstüme tüne
elle uzanılmaz kof demirli pencereye
bir günışığı dadandı senin için
duy benim bitanemsin
bunsuzluk yaraşmaz sana