zülfü livaneli
genç berber, sadece saç tıraşı yapmıyor, aynı zamanda laf tıraşı da yapıyor, deyim yerindeyse durmadan kafamı ütülüyordu. saçmalıklarının çoğu da avrupa birliği üzerineydi. akla sığmaz komplo teorilerini ardı ardına sıralamayı marifet sanıyordu. ne kadar da kendinden emin söylüyordu bunları bir görseniz.
"bak" dedim, "20 yaşındasın. dil bilmiyorsun, yurt dışına hiç çıkmamışsın, kitap okumuyorsun. bunlar doğru mu?"
"doğru!" dedi.
"benim yaşım seninkinin üç katından fazla." dedim. "avrupa konseyi'nde görev yapıyorum, ömrüm bu insanlar arasında geçiyor; raporlar okuyorum, raporlar hazırlıyorum. dikkat ettin mi, bu konularda sen ne düşünüyorsun diye hiç sormuyorsun. durmadan kendi fikirlerini anlatıyorsun. ben senin kadar cesur konuşamam."
aklım sıra çocuğa bir hayat dersi veriyor, onu daha çok dinlemeye, okumaya, yazmaya yönlendiriyordum.
"yook abi" dedi. "ben biliyorum. hem herkesin fikri ayrı."
o zaman anladım ki bunun gibi çocuklarda hayır yok.
ab, din, milliyetçilik, edebiyat, felsefe, uluslararası politika vs. gibi her alanda kesin fikirleri var ve düşüncelerinin doğruluğundan hiç şüphe etmiyorlar. sonsuz bir özgüvenle konuşuyorlar, internete yorumlar yazıyorlar; şiddeti, ilkelliği övüyor ve durmadan saçmalıyorlar.
demokrasi bu mu acaba?
gazetelerin ve haber sitelerinin durmadan güncellenen haberleri, anında bir yorum sağanağına tutuluyor ama türkiye'de son yıllarda iyice yerleşen, kötünün iyiyi kovması alışkanlığı bu alanda da kendini göstermeye başladı. anadilini yazmaktan ve konuşmaktan aciz birçok lümpen, geçiyor internet başına ve okuduğu gazete haberlerine kötü cümlelerle yorumlar yağdırıyor. neler yok ki fikir beyan ettikleri konular arasında: kuzey ırak operasyonu, ekonomi, sanat, kültür, tanınmış kişiler, dünya, uluslararası stratejiler.. her konuya bir iki cümleyle değiniyorlar. çoğu da küfrediyor. bol bol cinsel organ ve cinsel eylem sayılıp dökülüyor bu yorumlarda. ve bu kafa karışıklığı, bu şiddet eğilimi ve hakkaniyetten, insaftan, izandan yoksun yorumlar karşısında dehşete düşüyor, ülkeniz adına utanıyorsunuz.
bu arada ne dediğini bilen, dünyanın farkında olan ve çok ilginç fikirler öne süren yorumcular da var elbette. ama türkiye'deki her güzel ve doğru şey gibi onlar da bir cahil kalabalığı içinde boğulup gidiyor.
bu yüzden türkiye; cehaletin bilgiye, kabalığın nezakete, ilkelliğin gelişmişliğe tercih edildiği bir ülke haline geldi.