murathan mungan
5 temmuz 2002 tarihli milliyet gazetesinde bir haber çıktı. haber aynen şöyle:
"kadıköy belediyesi tarafından toplanan yaklaşık 10 bin korsan kitap, istanbul'daki cezaevlerine gönderildi. belediye başkan yardımcısı gürsel tekin, kitapları öncelikle ilçede kütüphanesi olan okullara, anadolu'da birçok köy ve beldenin de aralarında bulunduğu 67 noktaya dağıttıklarını kaydetti. kamyona yüklenen kitaplar, ümraniye, bayrampaşa, kartal, metris ve paşakapısı cezaevlerine gönderildi."
bir kültür hizmeti, hayırlı bir iş, bir eğitim seferberliği gibi görünsün diye her çeşit halkçılık numarasına başvurulmuş olsa da; kanunsuzluk, hukuksuzluk ve ahlaksızlığa örnek oluşturacak birçok unsurun iç içe geçtiği bir durumla karşı karşıyayız.
kadıköy belediyesi, bu mantıkla sahte para yakalandığında da fakirlere mi dağıtacak? hırsızlık malları ele geçirildiğinde parti delegelerine mi paylaştıracak?
korsan kitap tanımlamasını kendi telaffuz ettiğine göre, bunların yasa dışı olduğunu, suç delili teşkil ettiğini kendi de kabul ediyor olmalı.
kadıköy belediyesi, kimin malını kime dağıtıyor? gasp edilen haktan, sömürülen emekten kime, neyin hizmetini veriyor?
bilindiği gibi korsan kitaplar yasa dışı oluşları nedeniyle suç delili teşkil ederler ve teslim edilmeleri gereken yer savcılıktır. haklarında açılan mahkemeler sonuçlanana kadar da elde tutulmaları gerekir. belediyeler gerçekten kültür hizmeti vermek istiyorlarsa, bunun adil, uygar ve onurlu bir yolunu bulmalılar. yoksa "yağma ve talan ganimeti dağıtmanın kültürü"yle kültür hizmeti verilemez. bu; yağmayı, talanı, gaspı tanımak ve meşrulaştırmak demektir.
kitapların "sahtesinin" hapishanelere süpürülmesinin altındaki mantığın izini sürmek ise, insanı foucault'ya, "hapishanenin doğuşu"na kadar çıkarıyor. belediye asıl bu kitabı dağıtmalı hapishanelere.
kadıköy belediyesi'nin korsan kitapçılara göz yumduğu; hatta kimi belediye çalışanının korsanlarla işbirliği yaptığı yolunda ciddi suçlamalar içeren söylentiler yıllardır dolaşır durur ortalıkta. kadıköy'ün yıllardır bir korsan kitap cenneti diye bilinmesiyse, bu söylentileri haklı çıkaran bir izlenim edinilmesine yol açıyor.
kadıköy belediyesi zan altından kurtulmak için asıl mücadele etmesi ve hizmet vermesi gereken alanları iyice tanımlamak ve belirlemek durumundadır. suç teşkil eden malın sergilenmesine ve satılmasına izin vererek suça zemin hazırladığını, kalemi ve emeğiyle geçinenleri zarara uğrattığını anlamak durumundadır.
kadıköy belediye başkanı'nın chp'li olduğuna bakılırsa, yoksa bu chp'nin resmi kültür politikası da, biz kalemi ve emeğiyle geçinen sanatçıların bunu anlaması için kadıköy pilot bölge olarak mı seçildi?