liam o'flaherty
göt kısmetten kesilince uçkur dokuz yerden çözülür.
yoksullar kuşlara benzer. yavrularına yiyecek toplamak için şafakla birlikte yola düşerler.
aşırı yoksulluğun düşkünlüğü karşısında hiç kimse, o yoksulluğun içinde doğmuş bir ana babanın çocuğu kadar tiksinti duymaz.
pis bir çukurda koyunlar gibi ölmektense göğsünü kurşunlara siper ederek ölmek yeğdir.
yoksulların tek yapacakları, oturup bol bol dua etmek ve tanrının bütün o gönlübolluğuyla kendilerini işitmesini umut etmektir.
yetkinlik uğruna mücadele etmek uygar insanın amacıdır.
özgürlük uğruna, seni doğuran toprağın özgürlüğü uğruna, seni sevenlerin mutluluğu ve iyiliği uğruna savaşmaktan ve bu yolda ölmekten daha kutsal bir şey yoktur.
hiçbir zincir en zayıf halkasından daha güçlü değildir.
köylü, zorbalık karşısında öteki bütün sınıflardan daha fazla sabır gösterir; ama başkaldırma zamanı bir kere geldi mi, kendisini harekete geçirecek hiçbir dış güce ihtiyaç duymaz. onun isyanı içgüdüseldir.
öfkeyi yok etmenin en iyi yolu nezakettir.
soylu ve güzel ne varsa, özgür ve katıksız bir hayat sürdürme arayışından doğar.