9.07.2013

genelev

marquis de sade

şehirlerde sağlıklı, geniş, temiz mobilyalarla süslü ve her açıdan güvenli yapılar inşa edilmelidir; buralara zevk almaya gelecek hovardaların heveslerini tatmin etmek üzere, her cinsten, her yaştan, her mizaçtan insan onlara sunulacaktır.

kadınların hovardalığı için de evler olacaktır ve erkeklerinki gibi buralar da hükümetin himayesi altında olacaktır. arzu edebilecekleri her cinsten kişiler, kadınların elleri altında olacaktır ve bu evlere ne kadar çok giderlerse o kadar saygı göreceklerdir. kadınların onurunu ve erdemini, bu kadınları kınama barbarlığını gösterenlerin sık sık kızıştırdıkları ve doğanın ürünü olan arzulara direnmelerine bağlamak kadar barbarca ve gülünç bir şey olamaz.

erkeklerin sefahat aleminin kamusal kurbanlarına orospu denir. onlar kendilerini erkeklerin keyfine ya da çıkarına teslim etmeye her zaman hazırdırlar; mutlu ve saygıdeğer yaratıklardır onlar, kamuoyunca lekelenseler de şehvetin baştacıdır onlar ve sözümona namusluluk taslayanlardan topluma daha gerekli olan bu kadınlar, toplumun haksız yere onları mahrum bırakmaya cüret ettiği saygınlığı bu topluma hizmet etmek uğruna seve seve feda ederler. bu sıfattan onur duyan kadınlar, çok yaşayın! gerçekten kibar kadınlar onlardır, gerçekten filozof olan yalnızca onlardır!

doğanın, kadınları erkeklerin kaprislerine körlemesine boyun eğmekle sınırladığı çizginin dışına çıkmamaları gerektiğini hangi hakla ileri sürüyorsunuz? dahası, fiziksel yapıları açısından imkansız ve onurları için ise tamamen yararsız bir perhize onları hangi hakla köle ediyorsunuz?

doğada kadınlar vulgivag doğar, yani diğer dişi hayvanların avantajlarından yararlanırlar ve onlar gibi, istisnasız tüm erkeklere aittirler. kuşkusuz hem doğanın ilk yasaları hem de özellikle insanların oluşturdukları ilk toplulukların kurumları böyle olmuştur. çıkar, bencillik ve aşk, başlangıçtaki bunca basit ve doğal bu bakış açılarını gözden düşürdüler; bir kadına ve onunla birlikte de ailesinin mallarına sahip olarak zenginleşildiğine inanıldı; işte, tatmin olduğunu belirttiğim ilk iki duygu budur; çoğu zaman bu kadını kaçırdılar ve ona bağlandılar; işte, eylemin ve her koşulda da adaletsizliğin ikinci güdüsü budur.

özgür bir kadın asla mülk edinilemez; bir kadına tek başına sahip olmak kölelere sahip olmak kadar haksız bir şeydir; bütün insanlar özgür doğar, hepsi hukuken eşittir: bu ilkeleri asla gözden kaçırmayalım; buna göre, bir cinsin diğerine tekelci biçimde sahip çıkma hakkı kesinlikle meşru bir hak olarak görülemez ve cinsiyetlerden ya da sınıflardan biri diğerine asla keyfi olarak sahip olamaz. ancak bir gayrimenkul ya da bir hayvan sahiplenilebilir; asla bir hemcinsimizi sahiplenemeyiz, bir kadını bir erkeğe bağlayabilecek tüm bağlar, aklınıza gelebilecek ne türden ne olursa olsun, hem haksızdır hem de boş bir hayaldir.

tüm erkeklerin, tüm kadınlardan eşit olarak yararlanma hakkı vardır; dolayısıyla, doğa yasaları gereği, hiçbir erkek bir kadın üzerinde tek ve şahsi bir hak ileri süremez.