ve lusin binlerce flaşla parlatılmış gibi
günlerce korunduktan sonra
bir gece yarısı
lusin
günlerce korudum ben kendimi
konuşmak istiyorum artık stepan
seninle konuşursam her şey aydınlanacak sanki
stepan
beni güçlendiriyorsun lusin. ne var ki
istemiyorum güçlenmeyi ben. daha doğrusu
bulunmuş bir eşyayım da sanki, örneğin
bir para cüzdanı, bir anahtar zinciri
ya da eski bir saat.. her neyse
kullanıyorum kendimi bulduğum gibi
lusin
bilmiyorum stepan. bildiğim bir şey varsa
öyle bir satranç taşının oyuncusuyla
çok zorlu bir durumda konuşması gibi
konuşmaya geldim seninle
stepan
mutluydun. dokunulmaz bir içgüdüyle
yaşıyordun ölümsüzlüğünü. ve tanrı
yetiyordu sanırım bütün isteklerine
lusin
yitirdim inançlarımı stepan. ve nasıl alabildiğine
sorumsuz dolaşırsa kan vücutta
bir yandan bir parçası olarak insanın
bir yandan büsbütün yabancı insana
giderek tanrıyı buldum ben de. tanrıysa
yitirdi kesinliğini bir insan kılığında
stepan
ve sonra dayanılmaz bir yalnızlığın altında
insanları gördün birden ve bütün kasvetleri
diyebilirim ki, kapatılmış bir özgürlük isteği seni
çekiverdi sanki odama
lusin
bir özgürlük de değil bu, daha çok
bir özgürlük duygusu belki
bence bu duygunun bir karşılığı olmalı
tanrıya inandıkça tanrının olması gibi
stepan
bilmem ki, nasıl anlaşırız bu durumda
çünkü ben mi yöneteceğim seni, yoksa
sen mi alacaksın buyruğuna beni
hiç değilse dengeyi kim sağlayacak
ayrıca böylesi bir denge gerekli mi, değil mi
lusin
kopunca inancımdan, bir insan inancından kopunca
bir de yalnızsa böyle.. ve bu durumda stepan
her şey artık insandır
denemek istiyorum bunu, anlıyor musun
stepan
benim anladığım daha fazla bunlardan
bir konyak içer misin
lusin
öyleyse şunu söylemek istiyorum kısaca
denemek istiyorum ben kadınlığımı da
kadınlığımı ve her şeyi
hiçbir şey ummadan. akşamüstü kiliselerin
boşluğunda kaybolan
sinirli dualarla tanrıda olmak gibi
ya da bir esrime gibi, dayanılmaz bir mutluluk gibi
stepan
peki, ya diran
lusin
diran'la bir ilgisi var mı sana gelmemin
stepan
gerçi aldırdığım yok benim de diran'a
ve benim hiçbir şeye aldırdığım yok, kurallara da
ama var ya, bir kadeh tutma biçimi gibi
ya da bir telefonu açınca
ne diyorsam karşımdakine örneğin
kurtarmak için bir durumu
işte ilk cümlede, her zaman
buna benzer bir şeyler söylemeliyim
ya diran?
lusin
unutulmuş gibiyim ben. ve insan
bir bakıma unutulmuş gibidir
bilmem ki, nasıl anlatmalı, yalnız bile değilim
belki de yalnızlıktan
daha fazla bir şey bu
unuttum ben kendimi de stepan
stepan
kopunca kendimizden. ve her şeyden biraz kopunca
bir güc olduğunu sanırız yalnızlığın
hatta bir bakıma övünürüz de onunla
lusin
güçlüyüm belki de bunun için
unutmak, unutulmak, kim bilir
her bakımdan daha iyidir. ve insan
bir gün yeniden tanıyabilir kendini. bir umut
ve umut değil mi bizi koruyan. bu böyle olunca da
yeniden bir doğuşa hazırlanıyoruz demektir
insan neyi daha çok özleyebilir. ve neyi
daha çok isteyebilir bundan, bilmem ki
stepan
hep aynı çıkmazlara düşmek de var sonunda
lusin
ama ben yüceltmek istiyorum kendimi
etimi, her şeyimi, yeniden
yüceltmek istiyorum. şimdi sorarım sana
bir aşkınlık değilse bu, kısa bir mutluluk olsun değilse
ya nedir
stepan
istemek daha başka. önce mutluluk
bir yer arar kendine boy atmak için
sonra bir hastalık gibi yayılır ondan ona
bana kalırsa lusin, sen ki böyle tek başına
başarabilir misin bu işi
lusin
...........................
stepan
elini verir misin, elini
benim anladığımca sen
bir başına yüceltmek istiyorsun kendini
bu böyle olunca da, o zaman
şaşırma bir gün mutluluk yerine
daha hiç denenmemiş bir acıyla karşılaşırsan
lusin
bir acıyla.. daha hiç denenmemiş
stepan
bak işte, en soylu isteklerle odama geliyorsun
ve düşün, insanlığının en alımlı katında
her şey bu kadar doğal, her şey bu kadar güzelken
sorarım, neden böyle yabancı kalıyorum sana
lusin
bilmem ki stepan
stepan
bak lusin; çünkü ben sevmiyorum kadınları
bu tuhaf alışkanlığı, bu gereksiz yakınlığı
sense bencillik diyeceksin buna. ya da
bir zevk düşkünlüğü diyeceksin. oysa hiçbiri değil
lusin
peki, ya nedir
stepan
olsa olsa bunca çıkmazı
sürdürmek benimkisi bir zevk biçiminde boyuna
ve yaratmak yeniden bütün iğrendiklerimi
lusin
kaçınılmaz bir yalnızlık seninkisi. ayrıca
katı, ilgisiz, iğreti
stepan
ve diyebilirim ki lusin, soyu kalmamış hayvanlar gibi
öyle bir buz çağını yaşıyorum da
içkiyle aşıyorum, içkiyle çözüyorum bu cehennemi
lusin
hiçbir şey yapmadan, hiçbir şey istemeden gerçekte
stepan
belki de bir bilinci yoğunlaştırıyorum böylece
doğarak acılarıma her an yeniden
ve kendini kanatan bir bıçak gibi işte
lusin
anlıyorum stepan, ne var ki, ben de
çıkmalı diyorum bu boğuntudan
bu yanlış orospuluktan, bilmiyorum
bana yardım edebilir misin? daha doğrusu
bir yol gösteren değil, bir uğrak
olabilir misin bana
stepan
sadece bir anlaşma! ne çıkar anlaşsak da biz
ve bütün anlaşmaların dünyada
sanırım bir anlamı var: yok gibiyiz hepimiz
lusin
öyleyse yalnız da değilsin sen. ayrıca
tutsaksın yalnızlığına stepan
stepan
bunu yadsımıyorum ki lusin. yadsımıyorum da
demek istiyorum ki, sen de yalnızsın benim gibi
biz ikimiz de yalnızsak.. ve işte bu durumda
iki kişilik bir yalnızlık olmaz mı bizimkisi
yok sanki bir şey yapacak
lusin
belki de var.. ama nasıl?
stepan
zorlasak mı acaba bizim olmayan
görünmez bir mutluluğun yollarını
her türlü acılarla yılmadan
savaşsak mı geleceği kurtarmak için
ama gelecek ne lusin, bilmem ki
bilsem bile ne çıkar, o zaman da ben neyim
lusin
düşündüm ben stepan. düşündüm daha önce de
diyorum bir geneleve gitmeli
hiç değilse bir karşı koyma biçimi. ve belki
o yalanlardan, o yalan ilişkilerden
daha önemli bu, kim bilir
stepan
bence bu kurtuluş yolu değil. gerçi her şeyin hakkını vermeli
üstelik kaygılanmadan
ama bir tükenme duygusu, ölümsü bir yılgınlık da
olabilir seninkisi. öyleyse karar vermeli
bir çözüm yolu mu bu, değil mi
lusin
hep böyle baş eğmek mi? istemiyorum bunu stepan
düşmeli bir çirkinliğin içine. ve yavaş yavaş
aşmalı çirkinliği
stepan
bak lusin, şu da var ki, genelevse gideceğin yer senin
zaten bir genelevde yaşıyor gibisin
her türlü çirkinliğin içinde
her türlü düşmanlığın, her türlü bencilliğin
içinde anlaşıyorsun vuruşaraktan
ve kırılaraktan durmadan
öyleyse bir kurtuluş bu mu? bana kalırsa
ölümünü içinde taşıyan bir isyan
lusin
isyandı tanrıya başkaldırmak da. öyleyse
ben şimdi neye inanacağım
yalnızsam, beni yalnız bırakan
ve yalnız değilsem, kararsız bir yargıç olan
başkalarına mı
yoksa kendime mi stepan, ne dersin
stepan
korkunçtur, bana kalırsa adımıza
hazırlanmış bir oyun var bizim
hepimizi yalnız bıraktıkları bir oyun
ve bilirler, insanlar yalnız kaldıkça
konuştukları dil de değişir
sonunda hiç anlaşamazlar. öyle ki
bir zaman parçası içinde, bir durumun
değişmez akışında, tekdüze
kalırlar bir sıkıntı avcısı gibi
ve bir gün anlarlar ki, bir güç değildir artık yalnızlık
ve bunu anlayınca, işte o zaman lusin
aşıvermek isterler bu zamanla durumu
koşarlar, koşarlar, tam sınıra gelince
sanki o tel örgülere yapışmış gibi
bir duman oluverirler ya da kaskatı
bir kömür parçası, bir ceset
nedir bu durumda insanın anlamı
lusin
aşmalı bu durumu stepan
stepan
duymuyorum ben acılarımı. ve yitirdim çoktan
yitirdim bütün karşıtlıkları. ne umut
ne umutsuzluk, ne hiçbir şey
kurtaramaz varlığımı benim. ve yoğun bir anlamsızlığın içinde
sanki renksiz, boyutsuz
ve göksüz, zamansız bir evrende
tek çıkar yol yaşamaksa lusin
yaşıyorum ben de kaygısız
değişmez bir anlamsızlığı böylece
lusin
yani bir çıkmazı sürdürüyorsun kısaca
bu yitiriş kendini, bu çöküş
sanki bir üstünlük duygusu veriyor sana
stepan
bense bir yalnızlık tarihini örüyorum ustaca. ve gelecekteki
bir önseziyi kuruyorum şimdiden
lusin
asıl iş bir sonuca varmakta
stepan
varabilir misin
lusin
öyleyse çok uzun bir yol bu doğrusu
stepan
bir konyak daha içer misin
lusin
ayrılalım stepan, belki biz anlaşıyoruz ama
ilkemiz ayrı yaşamak
ve ne varsa işte bu ayrılıkta
stepan
adım stepan, lusin. yani ben
bir satranç oyuncusu olamam
lusin
elini ver stepan, ne de olsa bir anlaşmadır bu
belki de bir anlaşmadır
-bir insan yaşanmamışlığı bulunca
onu artık hiç kimse anlatamaz
kalır sonsuz gücünün buyruğunda
ve bütün kesinliklerin üstünde, yalnız
dolaşır bir ateş böceği gibi kendi aydınlığında-