friedrich nietzsche
asıl çalışkan ve başarılı bilginlerin tümünü birden "görevliler" olarak tanımlayabiliriz. gençlik yıllarında kavrayış güçleri yeterince eğitilmiş, bellekleri doldurulmuşsa, elleri ve gözleri kesinlik kazanmışsa, daha yaşlı bir bilgin tarafından, bilimin, niteliklerinden yararlanılabilecek bir noktasında görevlendirilirler; daha sonra, bilimlerinin boşluklu ve kusurlu noktalarını kendi gözleriyle görebildiklerinde, gerekli oldukları yerde kendilerini görevlendirirler. bu karakterlerin tümü bilim için vardır; ama daha ender bulunan, nadiren başarıya ulaşan ve tamamen olgunlaşan karakterler de söz konusudur, ki "bilim onlar için vardır". en azından onlara böyle gelir: çoğunlukla can sıkıcı, kibirli, dik kafalı; ama hemen her zaman bir dereceye kadar büyüleyici insanlardır bunlar. görevli de değildirler, görevlendiren de: ötekiler tarafından üzerinde çalışılmış ve kesinleştirilmiş şeyleri soylu bir aldırışsızlıkla ve nadiren küçük bir övgüde bulunarak kullanırlar: sanki ötekiler daha düşük bir varlık türüne giriyorlarmış gibi. oysa ötekileri tanımlayan aynı niteliklere sahiptir onlar da ve hatta bazen yetersiz gelişmiştir bu nitelikler: üstüne üstlük, ötekilerde bulunmayan bir sınırlanmışlık vardır onlarda ve bu yüzden olanaksızdır onları bir göreve yerleştirmek ve işe yarar iş aletleri olduklarını görmek. ancak kendi ortamlarında, kendi zeminlerinde yaşayabilirler. bir bilimden "onlara ait olan" ne varsa, yani kendi ortamlarına ve evlerine götürebildikleri ne varsa, bu sınırlanmışlık verir onlara; dağılmış mülklerini topladıklarını zannederler her zaman. kendi yuvalarını kurmaları engellenirse, yuvasız kuşlar gibi mahvolurlar; özgür olmayış ince hastalıktır onlar için. bilimin bazı yörelerine, ötekilerin tarzında yerleşirlerse, kendileri için gerekli meyve ve tohumların yetiştiği yerlerdir buraları yalnızca: bir bütün olarak bakıldığında, bilimin henüz işlenmemiş ya da iyi bakılmamış topraklara sahip olması ne ilgilendirir onları? bir bilgi sorunuyla kişisel olmayan bir ilgilenmenin her türü eksiktir onlarda; nasıl ki kendileri tepeden tırnağa tek tabancaysalar, kavrayışlarının ve görüşlerinin tümü de yine tek tabanca biçiminde gelişir, tek tek parçaları birbirine bağımlı olan, iç içe geçen, birlikte bir bütün olarak kendi havası ve kendine özgü bir kokusu bulunan çok yönlü bir canlı biçiminde. bu tür karakterler, bu kişileşmiş bilgi yapılanmalarıyla, bir bilimin -ya da felsefenin tümünün- tamamlandığı ve hedefe ulaştığı yanılsamasını doğururlar; yapılanmalarındaki yaşam bu büyüyü yapar: kimi zaman bilim için ve tinin daha önce betimlediğimiz, aslında hamarat işçileri için çok tehlikeli olmuş ve yine kimi zaman kuraklık ve yorgunluk hüküm sürdüğünde bir ferahlatıcı gibi serin, canlandırıcı bir dinlenme tesisinin havası gibi etkili olmuştur. genellikle böyle insanlara filozoflar denir.