4.11.2013

yarat, ey sanatçı

goethe



yarat, ey sanatçı! konuşma
bir soluk olsun şiirin yalnızca

yoktur şu gökyüzünün altında
siz tanrılardan daha yoksul olanı
büyüklüğünüzün acınası besinleridir
aldığınız kurbanlar
ve duaların solukları
ve ölürdünüz açlıktan
eğer umut peşinde olmasaydılar
delilerle çocuklar

ne olurdum ben sensiz
ey dostum olan okuyucu
tüm duygularım bir iç konuşma
tüm sevincim de sessiz bir yankılanma

camları resimlenmiş pencerelerdir şiirler

kendini toplamak zorundadır isteyen büyük şeyleri
kendini sınırlayabilmekle belli olur ustanın hüneri
ve ancak kurallarla ulaşabilir bize özgürlüğün sesi

çocukken içine kapalı ve inatçı
delikanlıyken cüretkar ve gösteriş meraklısı
yetişkin adamken eylem yanlısı
yaşlıyken düşüncesiz ve tutaraklı
şöyle olacak senin mezarının yazıtı:
buradaki de herkes gibi bir insandı

insan erişmek istemez en büyük olana
kıskançlığı sadece kendi gibi olanlara yöneliktir
kıskançların en kötüsü ise dünyada
herkesi kendisiyle eşit bilendir

çok görkemli bir yazgıymış gözükür insanın yaşamı
ne kadar hoştur günler ve geceler ne kadar tatlı
ve bizler kök salmışızdır bu cennetin zevkine
ama yükseklerde parlayan güneşin daha tadına varmazdan önce
başlar karmakarışık bir çaba savaşmaya
bazen kendi kendimizle, bazen de dışımızla
asla tamamlamaz biri ötekini yeterince
dışımız karanlıktır ışıklar yanarken içimizde
parlak bir dış görünüş maskeler bulanık bakışlarımı
ve tam yakınken, insan göremez olur şansını

işte burada dinlenmekte yürek ve hiçbir şey bozamaz asla
en derinde yatan anlamı, ona ait olmanın anlamını

acılara gebedir tutkular! kim yatıştırabilir
çok şeyler yitirmiş bir yüreğin ürkekliğini

insanoğlunun göğsünde hep sonsuz bir çekişmenin
kaynağı, en dingin yuvaların bile yıkıcısı, akma eğilimindedir

kadınların en güzeli için
daha çok değer savaşmaya
servetler için savaşmaktan

gerçekten böyledir insanoğlunun yazgısı
en önemsiz kişiyi bile yüceltir küçük görmek ölümü
savaş alanında görkemle durur bir uşak, bir kralın yanında bile
yeryüzü, bir ev kadınının ününü dahi yayacak güçtedir

evet, işte böyle değerlendirir insanoğlu kutsal bir emanet olarak hayatı
o hayata en az değer verenleri en saygın kişiler yerine koyarak
kimi erdemler vardır, yüce bilgeliklerin ürünüdür
kimileri de sadakate, görev duygusuna ve her şeyi kapsayan aşka dairdir
ama bu erdemlerden hiçbiri onurlandırılmaz insanlarca
ölümden kaçmak yerine, ölüm tanrıçası keres'e bile cesaretle
karşı çıkarak onu savaşa çağıran duygu kadar
gelecekteki kuşakların gözünde yüceltilen ise, utanca katlanmaktansa
kararlı bir tutumla keskin kılıcı kırılgan bedenine çeviren kişidir
ün, karşı koyamadan gider onun peşinden ve çaresizliğin elinden
alır o kişi solması olanaksız zaferin görkemli tacını