eskiler yeniden yakınlaştığında her zaman birisi incinir.
özellikle de ayrılıklardan sonra kimse yalnız kalmayı sevmez. ama gerçek kimliğimizi ve ne istediğimizi keşfettiğimiz zamanlar da bu zamanlardır.
hayatta tecrübe edeceğiniz en uzun duraksama anı ''o soru''yu sorduktan sonra gerçekleşiyormuş: "benimle evlenir misin?" beyniniz o kadar hızlı çalışıyor ki, olası her cevabı hayal ediyorsunuz: "hayır." "tabii ki hayır!" "benimle evlenmek mi ist.. hayır." "üzgünüm, yapamam." "mark johnson, lisedeki takım kaptanımız teklif etti bile." ama eğer şanslıysanız, dildeki en harika, yegane kelimeyi cevap olarak verir: "evet."
eski sevgililerin etrafta olması çözülmemiş şeyleri gündeme getirir.
mesaj atmanın en kötü tarafı, bir kez gönderdiniz mi bir daha geri alamamanız.
shakespeare: gözüpek olmak bir erdemdir ve erdemlilikte korkuya yer yoktur.
başarı hakkında bilmeniz gereken ilk şey, kucağınıza öylece düşmeyeceği. birçok insan başarıyı para ve güçle bağdaştırır ama bu tamamen bir akıl işi. ve iş başarıya geldiğinde tek sınır, hiçbir sınırın olmayışıdır.
hayatımızdaki büyük şeylere neden olan bir sürü küçük şey vardır.
hayatını bir binaymış gibi tasarlayamazsın. hayat böyle işlemiyor. sen yaşayacaksın, o kendisini tasarlayacak. dünyanın sana yapmanı söylediği şeye kulak ver ve hayatın için bir adım at.