nietzsche
küçücük bir bahçe, incirler, biraz peynir ve üç ya da dört arkadaş; buydu epikuros'un bolluğu.
sıradanlık üstün tinin taşıyabileceği en mutlu maskedir; büyük kitlenin, yani sıradanların aklına bir maske olduğunu getirmez; yine de tam da onların yüzünden tercih etmiştir bunu, onları kışkırtmamak için; hatta hiç de az değildir bunda, acımanın ve iyiliğin payı.
kahramanca olan, kişinin büyük bir şeyi, kendini başkalarının önünde, başkaları ile rekabet içinde hissetmeden yapmasına dayanır. kahraman, ıssız ve ayak basılmaz kutsal sınır bölgesini hep taşır yanında, nereye giderse gitsin.
tutkularını yenmiş bir insan, dünyanın en verimli toprağını ele geçirmiştir. bastırılmış tutkuların toprağına iyi tinsel yapıtların tohumunu ekmek de sıradaki en acil görevdir.
zaman zaman insanlara karşı aldırışsız ve soğuk oluşumuz, katılık ve karakter eksikliği olarak yorumlansa da, çoğu kez yalnızca tin yorgunluğudur; bu durumdayken başkaları ve kendimiz de, bize önemsiz ya da can sıkıcı gelir.
çok zeki olmak genç tutar; ama tam da bu yüzden, olduğundan daha yaşlı kabul edilmeye katlanmalı kişi. çünkü insanlar zekanın el yazılarını, yaşam deneyiminin izleri gibi okurlar; yani çok ve kötü şeyler yaşamış olmanın, acı çekmenin, yanılmanın, pişmanlığın izleri gibi. demek ki kişi insanlara hem daha yaşlı hem de olduğundan daha kötü görünür, çok fazla zeki olduğunda ve bunu belli ettiğinde.
en yüce ve en kültürlü tinlerin ve de onlara ait olan sınıfların doğurganlıklarının az oluşu, çoğu kez evlenmeyişleri ve genel olarak cinsel soğuklukları, aslında insanlığın tutumluluğudur; akıl, tinsel gelişmenin en ileri ucunda sonraki kuşakların sinirli olma tehlikesini görür ve bundan yararlanır. bu tür insanlar insanlığın doruklarıdır, küçük zirveler halinde devam edemezler.