douglas kellner / michael ryan
the texas chainsaw massacre filminde, makineleşmenin çalıştıkları mezbahayı kapanmaya zorlamasıyla işlerinden olan aile üyeleri, hayatta kalma yolu olarak yamyamlığa yönelir ve hayvan eti yerine insan etine dayalı bir et ticaretine girişirler. dolayısıyla, dehşet verici davranışları, ekonomik sıkıntının ve insan emeğinin yerini alan makineleşmenin ürünüdür; içine düştükleri durum, zoraki işsizliğin yıkıcı psikolojik sonuçlarını alegorize eder. mary wacker'ın sözleriyle: "işsiz aile, gerçek bir amerikan azimkarlığı gösterir ve sosyal yardıma başvurmaz. bunun yerine baba, otoyolun üzerinde küçük bir mangal tezgahı kurar, iki oğul ve büyükbaba da et bulma işini hallederler. ancak bu kez et, gelip geçen turistlerdir: bu ailenin bakış açısıyla, herhangi başka tür bir kesimlik hayvan sürüsünden farkı olmayan bir insan grubu. bu filmde yoksullar, hayatta kalabilmek için, resmen zenginleri yerler." aslında aile, özellikle de baba, kapitalizmin ethosunu içselleştirmiştir; insandan önce kâr, insan yaşamından önce üretim ve başkalarından önce benlik gelir. örneğin, bir kız çocuğunu kesmek üzere kaçırırken baba şunları mırıldanmaktadır: "ışıkları söndürmeyi unutmamalı. bu elektrik faturaları insanı iflas ettirir." dolayısıyla film, kapitalist verimlilikle toplumsal etik arasındaki son derece reel çelişkileri temsil eder.