14.04.2014

cimri

balzac

bir cimrinin ömrü sürekli olarak, bütün insan yeteneklerini kendi kişisel çıkarları için kullanmaya çalışmakla geçer.

cimri, yalnızca iki duyguya önem verir: gururu ve kendi çıkarı. ama çıkarı gururuna somut, elle tutulur bir destek, gerçek üstünlüğünün sürekli kanıtı olduğundan; gururu ve çıkarı için uğraşması bir bütünün, bencilliğin iki yüzüdür. cimrilerin ustalıkla gösterdikleri aşırı merakın nedeni belki de budur. bütün insanca duygulara saldıran, onları özetleyen bu insanlara herkes pamuk ipliğiyle bağlıdır. tutkusuz insan nerede; toplumumuzda hangi tutkuya parasız ulaşılabilir?

cimri, kuzuyu şişmanlatır, sonra kapatır, öldürür, pişirir, yer ve aşağılar. cimriler para ve nefretle gelişirler.

başat tutkular zamanla güçlenir. gözlemcilere göre yaşamlarını egemenlik kurma düşüncesine adayan bütün insanlar, bir cimri ya da yalnızca tutkulu bir kişi olsunlar fark etmez; düş kurma yeteneklerinin bütün gücünü tutkularının bir simgesine bağlarlar.

cimriler öbür dünya hayatına inanmazlar, önemli olan şimdiki hayattır onlar için. bu düşünce, içinde yaşadığımız dinsiz zamanlara acımasızca ışık tutar; çünkü günümüzde para, eski çağlardan çok topluma, geleneklere ve yasalara egemendir. kitaplar ve kurumlar, insanların eylemleri ve doktrinleri, hepsi birden, toplum yapısının bin sekiz yüz yıldan beri oluşturduğu gelecekteki yaşama karşı inancını ortadan kaldırmak üzere birleşmişlerdir. artık mezar fazla korkulmayan bir geçiş yoludur.

bir zamanlar bizi ölü duasının ardında bekleyen gelecek, şimdiki zamana taşınmıştır. haklı ya da haksız yollarla lüks, gösteriş ve zevkten oluşan bir dünya cennetine ulaşmak, dünya keyiflerinin hatırı için eti çürütmek, yüreği taşlaştırmak; bir zamanlar azizlerin sonsuza kadar mutluluk umuduyla şehitliğe katlanmaları gibi yaygın bir tutku haline gelmiştir şimdi. bu, çağımıza damgasını vuran ve her şeyde görülen bir tutkudur. yasalar bile, yasa koyucunun eleştirel yeteneğini değil, para kazanma gücünü araştırıyor; yasa koyucuya "ne düşünüyorsunuz?" diye değil, "ne kadar ödeyebilirsiniz?" diye soruyor şimdi. bu doktrin burjuvadan halka geçtiği zaman ülkemizin durumu ne olacak?