zalimin gecesi mazlumun gecesiyle birdir
ve daha uzundur zulme karar verenin gecesi
çünkü acıların, çığlıkların, kargışların sesi
iğne deliğinden geçeğen olur
dokuna dokuna kıyıcıya cellada
varır, sebebin kapısında durur
ben değil sofraya ölüm oturdu
peynir yedi beni, zeytin yedi beni
ekmeğe uzandım, ellerim düştü
elmadan gözlerim yandı, kör kaldım
su değil su değil sel aldı beni
ben değil sofraya ölüm oturdu
gülerken yüzün
dem çeken ir güvercinin sesini
için için büyüyen çimenleri
baharda lunaparkı bayram yerini
ve alışkanlıklar dışında her şeyi
benim de kollarım bağlı senin kelepçenle
sağ elim tutmuyor tutmuyor
yitirdim büyümü, şiirlerim uçtu
solum yetmiyor
kardeş benim ölüp ölüp dirildiğimi
şimdi dıştala sen umursama
bugün benim başımdaki ağrı
yarın senin de başında
yırttı yüzlerce dizesini
çekti duyulan şiirlerinden adını
sildi şiire dönüşen sözleri
yüreğinden
kendi bedenine tutkunlar ey
kendi aydınlığını sevenler ey
yorgan gibi bürünüp geceyi
kendi sıcağında uyuyanlar
bu nedir bu nedir, bir gencecik ozan
yazdı ama size değsin istemedi
sizi değmez gördüğündendir
reddetti güzelim şiirlerini
sizi reddetti
"görüldü" kimi özlediğimiz
neyi sevdiğimiz, istediğimiz "görüldü"
öfkeliysek hangi dağlara vurup
kederliysek hangi suları izlediğimiz
"görüldü"
selamımız ve dikenlerimiz
içimizde, derinde
derin denizlerin yaslı göllerin dibinde
bir umumuz vardır sileriz
parlatırız gece gece
damgasız işaretsiz
aynı dille konuşuyor
aynı dili konuşmuyoruz
küllü közler gibi için için yandığımız
usulca yandığımız
kime sitemdir
bağrımızda yıkılası dünyaya
yetecek ateşi beslediğimizi
kim bilir kim bilebilir
çatılmış darağaçları
gelip durmuş kapımıza ölüm
ses ver sesimize bir ufacık ses
susarsan
ya ölüsün ya ölümle bir