jose ortega y gasset
sevgi, bir bakıma kusursuzluğa ulaşma çabasıdır.
gerçek sevginin en büyük belirtisi şudur: sevgiliye, yer birliğinin sağladığından daha derin bir bağlılık ve içtenlikle yakın olmak. aslında bu, o kişiyle canlı bir birliktelik yaşamak demektir. sevgiliyle birlikte var olma durumu içinde, nasıl olursa olsun, onun alınyazısını paylaşarak birlikte olmak. bir hırsızı seven kadın, kendi bedeni nerede bulunursa bulunsun, duygularıyla hapiste yaşıyor demektir.
sevgi, ruhun en incelikli ve en kapsayıcı edimi olduğundan, ruhun durumunu ve özünü yansıtır; sevgi içindeki insanın nitelikleri ister istemez sevginin kendisine atfedilmelidir. eğer o birey duyarlı değilse, sevgisi nasıl duygu yüklü olabilir? o kişi derinlikten yoksunsa, sevgisi nasıl derin olabilir? insan nasılsa, sevgisi de öyledir.
insan, sevgi denen görüngüyü, ta içinden açık seçik görmek isterse, her şeyden önce, sevginin, hemen herkesin ulaşabileceği, içinde yaşadığımız toplum, ırk, ulus ve dönem söz konusu olmadan her dakika her yerde olan evrensel bir duygu olduğu yolundaki yaygın fikirden kendisini kurtarmak zorundadır. sevgi az rastlanan bir olay; ancak belli ruh yapısındakilerin yaşamayı umabilecekleri bir duygudur: aslında, bazı bireylerde bulunan, normalde başka yeteneklerle birlikte bahşedilen; ama tek başına da görülebilen özgül bir yetenektir.
don juan, kadınları seven erkek değil, kadınların sevdiği erkektir.
tüm sevgilerin özünde, seven kişinin, belli bir eksiksizlik taşıyormuş gibi görünen bir başka varlıkla birleşme arzusu yatar. öyleyse sevgi, ruhlarımızın bir bakıma üstün, ortalamadan daha yüksek, yüce olan bir şeye doğru kayması demektir.
aslında hiç kimse nesneleri çıplak gerçeklikleri içinde görmez. bunun gerçekleştiği gün, dünyanın son günü olacaktır; en büyük aydınlanma günü olacaktır.
sevgiyle nefret; arzunun, iştahın ya da şehvetin iki değişik biçimidir. sevgi, iyi olduğu sürece iyi bir şeye karşı duyulan arzudur. olumsuz bir arzu olan nefretse kötülüğün yadsınmasıdır. kendimizi ruhsal bir devinim içinde, bir nesneye doğru yönelmiş ve hiç durmadan iç benliğimizden başka birine doğru akar durumda bulmamız, sevginin ve nefretin temel özelliğidir. sevdiğimizde, içimizdeki dinginliği ve sürekliliği terk ederek gerçekten o nesneye doğru göç ederiz. sürekli bir göç durumu içinde olmak, sevgi içinde olmak demektir.
bir insanın özünden kaynayıp taşan sevgi hiçbir durumda ölemez. duyarlı ruhun üzerinde sonsuza dek sürecek, aşıya benzer bir iz bırakır.
sevgi üzerinde en iyi düşünebilecek olanlar, sevgi deneyimini en az yaşamış olanlardır; oysa sevgiyi yaşamış olanlar, bu konuda düşünme yetisi olmayanlar, sevgiyi saran o yanar döner, hiçbir zaman yakalanamayacak renkli tüyleri inceden inceye çözümlemeden geçirme yetisi olmayanlardır.
yüce bir ruhun ateşli tutkuya boyun eğmesi güç iştir.