12.02.2011

yabancılaşma ve öteki şiir

veysel çolak

her insan yaşadığı gibi düşünür.

franco, ispanya'yı otuz yıl eğlence, futbol ve din sayesinde yönetmişti.

bütün yadsımalar insanoğlunun onurudur, yaşatan tarafıdır. edebiyat ve şiir bu yadsımanın biricik manevi alanıdır.

hitler'in toplama kamplarında görev yapanların goethe okuyup schubert dinledikleri biliniyor.

medyatik olan her şeye çığırtkanlıkla karşı çıkan kişi "birisi" imzasıyla şiir yayımlayabiliyor. medyaya uzak olmak adına yapıyor bunu. oysa yaptığı şey, reklamcılığın merak ögesini sonuna kadar kullanma tavrından başka bir şey değil.

cesaretini kaybetmenin en büyük kanıtı kendine acımaktır.

politik, bilimsel ve edebi konularda sert tartışma, saldırı biçiminde yazışma diye tanımlayabileceğimiz polemik olgusu, kültürel yaşantımızın yoksulluğuna oldukça denk düşmektedir.

din, insanoğlunun ertelenmiş, öbür dünyaya bırakılmış umududur.

adem'in eylemi, haram edilmiş bir meyveyi yemek değil, bilim ağacının meyvesinden tatma isteğidir.

bu dünyada yaşanması gereken insani değerlerin öbür dünyaya bırakılması; insanca yaşamanın ölümden sonraya ertelenmesi; gerçekliğin tersine çevrilmesinden başka bir şey değildir. gizemci yaklaşımlarla yapılır bu da. en etkili özleri de gizemci sanatçılar, gizemli şairlerdir.