louis aragon
insanın günü gününe uymaz; bugün zenginlikler içinde yüzer, yarın sefaletin koynundadır.
bir kadın hiçbir zaman gerçek anlamda bizim olamaz; kendine özgü bir dünyası vardır kadının.
her insanda, kendi çehresinden bile daha derin, daha kalıcı bir iş, yani küçücük alışkanlıklar, "mani" dediğimiz küçüklükler yaşar. aslında evlilik dediğimiz şey, bu küçüklüklere, bu alışkanlıklara duyulan nefretin izdüşümüdür; bozulmadan sürüp giden sevgiler de, aynı alışkanlıklara bakarken gösterdiğimiz anlayış ve yumuşaklığın eseridir.
inanılmaz bir doymazlık vardır sanatçının yapısında, hep arar sanatçı ve neyi arar? hiç kuşkusuz kendini aramakta, bir hayaletin, bir çiçeğin bile peşinde koşmaktadır.
bu dünyadaki en sevimli, en çekici yaratıktır şeytan.
kumarhaneler ve oyun salonları, kendilerini ikiyüzlüce mahkum eden bir sistemin en üstün biçimleridir, salt borsa sayesinde yaşayan bir sistemin.
şu da bir gerçektir ki, kötülüğün aşırısı hep iyilik yaratmıştır, tarih bu gerçeğe tanıktır.
hiç adam öldürdünüz mü? sanıldığından çok daha karışık iştir. her şeyden önce, insanlar kendilerini savunurlar. üstelik, örneğin bir tabancanız varsa, bir şey değil. o sayılmaz. hile yapmaktır bir anlamda. ellerinizle, kollarınızla, bedeninizle adam öldürmekten söz ediyorum. birçok kişiyi öldürülmekten kurtarmış olan şey, işin ortasında öldürme isteğinin gevşemesidir. öldürme isteği, temel olan budur. iki güç an vardır: başlamak ve bitirmek. insanın birini öldürürken yüzünün aldığı biçimler hayal edilemez.